cennet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cennet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Temmuz 2016 Cumartesi

MUĞLA’NIN CENNETİ, AKYAKA

01:27 0 Comments

Haydi millet bugünden tezi yok Akyaka’ya gidiyoruz. Ben şimdi ön hazırlık yapıp sizi o moda az biraz sokayım siz de gönül rahatlığıyla gidin, ama hakikaten gidin hep gidin J Tatil defterleri bitmez arkadaşlar, dolup dolup taşar gidilecekler görülecekler listesi ama bu Muğla var ya sahi her köşesi cennet gibi değil mi? Bodrum başta olmak üzere zira geçen hafta işlemiştik, Datça, Fethiye, Marmaris. Yahu her biri hem tatil köşesi hem cennet tasviri. Ayy madem öyle eklemeden geçemeyeceğim, Muğla oksijen ve yeşillik alanında baya kendini geliştirmiş bir il olma özelliğini koruyor.

Arkadaşlar dedim ki, sıcağı sıcağına buharı üstünde tatil planları yapılmaya son sürat devam ediliyor. E son zamanlarda da hunharca yorulduk, daraldık çıkan haberlerden olaylardan. Biraz huzur soluyalım, biraz kafa dinleyelim. Ondan dolayı beachler, kalabalıklar, şunlar bunlardan ziyade daha dingin köşelere ağırlık vereyim dedim. Düşündüm düşündüm pek tabii ki de hem dinginlik hem tatil deyince de nadir yerlerden olan Akyaka geldi aklıma. Ormanlarımız yana yana artık yeşillik kalmayacak ondan da korkuyorum hani. Ben de siz orman, yeşillik, oksijen severlere elimden geldiğince yardımcı olayım dedim naçizane J Ayy yalnız bazı tatil rotaları yazarken tabii ki de keyif alıyorum nihayetinde gidip görüp gezdiğim yerler ama itiraf etmeliyim ki Akyaka’yı yazarken şu an daha bi hayıflandım hani. geçen yıl gittim ben ve tadı damağımda huzuru aklımda kaldı millet. Cenneti anlat deseler yeminle aklıma ilk Akyaka gelir. Ormansa orman, denizse deniz, ırmaksa ırmak. Ay daha ne olsun soruyorum size daha ne olsun? Birçoğumuz daha kalabalık, daha eğlenceli, daha göz önünde tatilleri tercih eder. Ama bazımız da çok göz önünde  ama bir değil ama bir o kadar da bilinen yerleri gitmeyi ve tatilde kafa dinlemeyi tercih eder. İşte bundan dolayı hiç düşünmeden önereceğim yerdir Akyaka.


Şimdi daha açık bir şekilde ele almak gerekirse öncelikle Akyaka; Muğla’nın Ula ilçesinde bir mahalle esasında. Ay valla böyle mahallelere can kurban. İstanbul’da yaşayanlar özellikle dikkati sizlere çekmek istiyorum ki ben de onlardan biriyim, Akyaka gibi bir mahalleniz olacak başka bir yere tatile gider misiniz yahu? Aslında İstanbul diye de sınırlandırmamak gerek hani çoğu il için böyle. Yeminle tatil kelimesini unuturum ben böyle bir mahallede yaşıyor olsam. Ay ne mutlu ya orada yaşayanlara. Cennet cennet, ziyadesiyle cennet. Ha durun konu yine benim engin hayal ve hayıflanma denizimde firar ediyordu ki kendime geldim, asayiş berkemal J Arkadaşlar Akyaka’nın turizm cenneti olacağı ilk 1970’lerde hissedilmiş. Ama o zamana kadar da bölgede yerleşim mevcutmuş yani antik çağlardan kalma. Bölge minnak bir balıkçı kasabasıymış aslında. Ay bazen üzülüyorum, kendi hallerinde balıkçı kasabaları daha bir doğal ve şirin olduğundan turizm nedeniyle o doğallığı kayboluyor diye. Ama işte ülkemizin her bir tarafı cennet anacım gel de yayma bunu insanlığa yani J Akyaka’nın en güzel özelliklerinden biri hatta belki de en önemlisi, yazın bile hiç eksilmeyen meltem esintisi. Ohh valla mis. Bunalmadan sıcaktan sıkılmadan, hem orman hem meltem derken siz uykudan değil uyku sizden korkuyor burada inan olsun.

Arkadaşlar Akyaka’nın nüfusu kışın 1500ken yazın bu sayı 3 ila 4 bine kadar çıkmaktadır. Çünkü Akyaka artık günümüzün önemli turistik beldelerinden sayılıyor. Ama bu oran tabii ki de Bodrum’a Göcek’e kıyasla daha az bunu da belirtmekte fayda var J Yani tamam huzur bulmak, oksijen depolamak, dinlenmek için ziyadesiyle Akyaka tercih ediliyor dedik de tatile gitmişken yüzmeden az biraz güneşlenmeden geri dönecek halimiz yok tabii ki de. Bundan mütevellittir bölgede plajlar yok değil, var. Hatta en bilineni ve en gözde olanı da Çınar plajıdır ve Ören yolu üzerinde bulunur. Yalnız plaj da plaj hani. tertemiz su mu ararsınız, mis gibi tuz kokusuna eşlik eden yeşillik doğallığı mı ararsınız. Yani tabi herkesin tatil anlayışı farklı arkadaşlar ama kulağa sizce de çok hoş gelmiyor mu; bir yandan deniz, kum, plaj bir yandan da orman, paraşüt, dağ… Tabi bu özelliğe sahip birçok nokta var ülkemizde ama Akyaka’nın sunduğu görsel şölen de takdire şayan hani. Bölge sadece bu kadarla da sınırlı değil millet, görülmesi gidilmesi gereken bir noktası daha var ki o da “Kadın Azmağı”. Burası su kaynağı olup yine burada su sporları yapmak mümkün arkadaşlar. Ay şimdi diyorsunuz ki ben su sporları değil de doğa sporlarına daha düşkünüm diye. Merak etmeyiniz ki sizler için de spor olanağı sağlıyor Akyaka. Çünkü burada aynı zamanda dağ bisikleti kullanmanız mümkün. Yani her derde deva deseler bölge için inanın valla inanın.

Kendi halinde ama bir o kadar da ünlü bir yer Akyaka. Baktığınız zaman birbirleriyle yarış halinde 67 yıldızlı otellerden ziyade daha kendi halinde apart ve butik otellerde konaklayacağınız pek cici seçenekler sunuyor size. İşte doğallığın en güzel yansıması da yeminle konaklama kısmında baş gösteriyor. Yani bana mı öyle geliyor Jben mi anlamıyorum yoksa ruhum mu çöktü yoksa tamamen doğallığımın yansıması mıdır zevklerim bilemedim ama butik otelde kalmayı inan olsun 463 yıldızlı otellere değişmem. Değişmem arkadaş. Doğal  olsun varsın 5 kuruş fazla olsun. Yani tabi bu benim görüşüm millet sizi bilemeyeceğim. Haa ay az kalsın unutuyordum. Peki Akyaka’nın otantik evlerinin ırmak üzerindeki yansıması ve dikkat çekici özelliklerine ne demeli? Nerdeyse Kastamonu’nun Akyaka yansıması gibi. Zaten bölge doğal bir cennet dedik, tarihi evleri ile de bir o kadar hafızalar kazınan görsel şölen. Yeminle Akyaka hem gönle hem göze hitapta sınır tanımıyor ha J Arkadaşlar Kadın Azmağı’ndan da azıcık bahsetmek gerekirse; Azmak nehrinin ta kendisi J Bu ismi almasının nedeniyse, zamanında su sıkıntısı çeken bölgede kadınlar bu nehir kenarına gelip çamaşır yıkarmış. Ay filmlerdeki gibi anlayacağınız. Derken ismi de Kadın Azmağı olarak kalmış. Azmak nehri 2 kilometre boyunca uzanmakla birlikte suyunun %60’ı sodalı. Aslında nehirde suya girmek mümkün ama tabi biraz soğuk olabiliyor hani. Ay bir de nehir içinde can bulan sazlıklar boyunca tekne turu yapmanız mümkün. Hem de çok cüzi bir fiyatla. Sazlıkların, ördeklerin, kefallerin ve daha birkaç balığın arasında tekneyle nazlı bir halde salınırken yakınlardan denizin size minik dalgacıklarıyla seslendiğini duyarsınız. Hemen tur bitiminde, kendi huzuruna çağırır sizi. Irmağın denizle buluşması, tasviri bile muhteşemken görüntüsü inanın büyüleyici oluyor.


Gitmişken Akyaka’ya Kadın Azmak’ından çıkan balıklardan yemeden dönmeyin derim millet. Nihayetinde kefal mi ararsınız levrek mi, balıkları bile doğal. Ee tertemiz ırmakta yaşayan balık ne kadar kötü olabilir var gerisini siz düşünün. Yani derler ya, bazı şeyler anlatılamaz aslında görülüp hissedilmedikten sonra diye. Alın işte Akyaka inanın öyle bir yer. Elimden geldiğince bilgi vermeye, anlatmaya, hayalinizde canlandırmaya yardımcı olmak istedim ama şiddetle hatta hunharca tavsiye ediyorum ki, tatile henüz çıkmadıysanız Akyaka kesinlikle listenin başında bulunmalı. Ama yeşilliği, doğallığı, oksijeni seviyorsanız tabi J


Anlatımı tasviri benden gezmesi görmesi sizden millet. Herkese mutlu tatilleeeerrrrrr J

11 Haziran 2016 Cumartesi

İSTANBUL’UN OKSİJEN CENNETİ: ATATÜRK ARBEROTUMU

01:11 0 Comments


Millet ilk başta şunun açıklamasını yapmayı kendime görev belledim, ondan sonra geçeceğiz yazıya da hazır mısınız duyacaklarınıza J Ay olaya heyecan katmak istedim azıcık yok bir şey yani. Diyeceğim hepi topu şudur ki; ben tabii ki de gezdim gördümcü değilim. Zaten bu işi çok ama çok iyi yapan arkadaşlar var. Ben naçizane hafta sonları özellikle hani belki çorbada azıcık tuzum bulunur diyerekten gezi rotanıza yardımcı olmaya çalışıyorum o kadar. Hah bunun açıklamasını yaptığıma göre gönül rahatlığıyla rota defterimizi yazmaya başlayabiliriz J

Canııımm arkadaşlarım bugün sizlere azıcık tavsiyede bulunmak istediğim yer, İstanbul’un yine cennet köşelerinden biri; Atatürk Arberotumu. Cennet diyorum çünkü cennet de tasvirlerde hep böyle işte yemyeşil, ağaçlı, gölleri olan, rengarenk çiçek bahçelerinin olduğu yer olarak anlatılır ya e tamam işte Atatürk Arboretumu tam olarak bu tasviri hak eden özel yerlerden. Ama ilk önce Arboretum ne demek onu açıklamak isterim. Arkadaşlar dünyanın birçok bölgesinde çeşitli arboretumlar mevcut. Zaten olmazsa olmazlar. Peki nedir arboretum diye sorduğumuzda da; kısaca adı ağaç bahçesi olan arboretum, çeşitli ağaçlar, ağaççıklar ve çalı topluluklarının koleksiyon halinde sergilendiği botanik bahçe olarak tanımlanmaktadır. Botanik bilimciler için nimet olmakla birlikte, kendileri buralarda araştırma ve gözlemlerini rahatlıkla yapmaktadırlar. Vay anasını ha, hakikaten bulunmaz nimet. Düşünsenize bin bir çeşit ağaç, bin bir çeşit bitki türü. Araştır araştır bitmez valla J



Tamam arboretumun ne olduğunu öğrendikten sonra gelelim bizdeki güzelim botanik bahçemize. Atatürk Arboretumu, İstanbul’un Sarıyer ilçesi içinde yer alıyor. Ve içeride 1500’ün üzerinde değişik bitki ve ağaç bulunuyor. Ayy ama bir görün sanki İstanbul değil de Rize J O kadar yeşil, o kadar doğal, o kadar oksijenli. Gidin hiçbir şey yapmayın valla kafanızı dinleyin, az biraz oksijen soluyun, göletin yanında oturup ördekleri izlerken sevdiceğinizle romantik dakikalar yaşayın, bilmediğimiz ne çok ağaç türü varmış diye bilgi sahibi olun ve en sonunda da huzura erişin. Valla bakın, içeriye girer girmez yüzünüzde minnak tebessümler oluşturacak güzellikle eşsiz bir yer. Belki de büyüleyici demek daha doğru olur. İstanbul’da yaşayanlar ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaklardır. Trafik sıkıntısından uzak ve tabi o hengameden, gürültü ve görüntü kirliliğinden arındırılmış tabiat köşesi Atatürk Arberotumu.

Yalnız tabi gezilecek yerler listesinde olduğundan dolayı hafta sonları ziyadesiyle kalabalık oluyor bilginize J Arboretumda 3 adet gölet bulunuyor arkadaşlar. Biri daha minik. Ay ama bir görün içinde vuku halde yüzen ördekler ve suyun rengi tabii ki de ortamın rengine bürünmüş, yemyeşil. İçeriye motorsiklet, bisiklet ve evcil hayvan sokmak yasak bu arada. E tabi nihayetinde o güzelliklerin korunması şart. Kaldı ki bu kadar değişik bitkiyi ve ağacı aynı ortamda başka bir yerde göremezsiniz, koruyalım ve dikkat edelim bi zahmet değil mi J Ha tabi tüm aile çoluk çocuk gelip mangal yapmak da yasak aklınızda bulunsun. Arabanın arkasına güzelim etleri ve mangalı atıp gelmeyin. Hevesiniz kursağınızda kalır benden söylemesi J



İçeride sizleri, birbirinden renkli ve büyüklü küçüklü ağaçlar karşılıyor. Ancak arboretum düzenleme bakımından da ziyaretçilerinden tam not almıyor değil hani. Burada bulunan ağaçları önlerindeki bilgi levhalarından tanıyabilirsiniz dostlar. Her biri için ayrı ayrı bilgi verilmiş öğrenebilmemiz adına. Düşünsenize ya yüzlerce hatta binlerce çeşit ağaç tanıyorsunuz. Canlı canlı görerek tabii ki valla harika. Bir de arboretumların şöyle bir özelliği var ki, her mevsim ziyaret edip her ziyaretten de ayrı keyif almanız mümkün. İlkbahar ve yaz aylarında daha cıvıl cıvıl rengarenk bir dünya sizi karşılarken, sonbaharda yapraklarını dökmüş ama güzelliklerinden asla ödün vermemiş ağaçlar size merhaba diyor. Kışın da yaprakları dökülmüş ağaç dallarında kendince huzuru bulmuş kar taneciklerinin oluşturduğu o bembeyaz ve yalın görüntüye ne demeli peki? Yani demem o ki, “ayy dışarıda kar yağıyor ne işim var arboretumda” demeyin ve kış da olsa gidin görün arkadaşlar. Dediğim gibi her mevsim için tam bir şenlik sunuyor Atatürk Arboretumu sizlere.



Fotoğraf tutkunları için de tabii ki Atatürk Arboretumu bulunmaz nimet. Her bir köşesi ayrı bir fotoğraf karesi. Ölmeden görülmesi yerler listenize burayı da ekleseniz hiç fena olmaz gibi ne dersiniz J Profesyonel çekimler de tabii ki yapılıyor bu botanik bahçede. Film çekimleri mi ararsınız, düğün nişan çekimleri mi hepsi valla. E tabi bunlar haliyle ücretli çekimler olmakla birlikte verilen parayı tam olarak hak eden cennet ama bunu da es geçmeyin derim. Yalnız burada gezerken acıkabilirsiniz tabi oksijen acıktırır yani temiz hava ne olacaktı J Ama işte içeride yiyecek satışı yapılmamaktadır. Buna göre tedbirli gidin arkadaşlar. Açlıktan dolayı tam olarak bu cennet bahçeyi bir an önce gezip bitirmeye uğraşmayın. Açlığınız sizi ele geçirmeden önlem alın emi J




Yani millet, bugün cumartesi alın işte yarın da Pazar. E yaz da gelmiş hava fazlasıyla mis. Evde durulmaz. Ne yapsam ne yapsam diye düşünenler için buyurun size fırsat. Hazır İstanbul’da yaşıyorken, her gün belki de farklı bir özelliğine kızdığınız bu şehirden biraz da olsa uzaklaşmak adına Atatürk Arboretumunu mutlaka ziyaret edin derim. Unutmayın, ölmeden gidilen cennet burası J