12 Mart 2018 Pazartesi

AŞKA İNAT YAKIŞMAZ!

00:20 0 Comments


Konuyla ilgili gözüm kapalı söyleyeceğim yegane cümle şudur ki tamamen kendi kişisel düşüncem bu yönde; “aşkın olduğu yerde inada yer yoktur ancak inadın olduğu her yer aşka açıktır” bilirkişi gibi olmamış mı sevgili millet. Ben yazdım ben yazdııımmmm J

Çoğu yazımı okuyan bilir ki aşka inan olsun sonsuz saygım var. Zamanında büyük bir kazık yemiş olmama rağmen yine de saygı duyuyorum J Her ortamda her şartta aşk oluşabilir. Toplu taşıma ortamında rastlarsın belki hayatının aşkına ya da kulağında kulaklıkla yolda müzik dinlerken. Ya bir konser esnasında takılır gözüne ya da bir tartışma ortamında. Nerde ne suretle olursa olsun, varsa kaderde arar bulur girer gönlüne o aşk iksiri. Amaaaaa aşkın olduğu yerde her şeye müsamaha gösterilmez bunu bilir bunu söylerim. Hele hele inatlar var ya hem en nefret ettiklerim hem de ilişkiyi en çok zedeleyen davranışlardandır bana göre.

Sırf aşıksınız çok seviyorsunuz diye her şeye susmak olmaz. Ay hele hele kadınsanız, kadının en büyük gücü olan konuşmayı askıya almak olmaz J Çoğu insan aşık olunca böyle bi sus pus oluyor sevdiceği karşısında. İşte aman efendim sen bilirsin aşkımlar da, tamam dediğin gibi olsunlar da, aaaa ne demek ben sevmem senin sevdiğin her şeyi ben de severim bitanem cümleleri cirit atar ikili arasında. Ama bir taraf daha çok kullanır zira o da daha çok seven taraftır zaten. Ne gerek varsa artık böyle vıç vıç şeylere ama neyse herkesin aşkı yaşayış tarzı farklı tabi. Kimse kusura bakmasın ama herkesin aşka saygısı olmalı. Ha saygın yoksa aşkın olduğu ortamdan koşar adım uzaklaşman gerekiyor dostum. Zaten demiyor muyuz her güzelliğin başı saygıdır diye. Kesinlikle yerinde tespit. Çiftler de birbirlerine saygı duyduğu anda kuvvetle muhtemel ortada ne bir problem kalır doğru düzgün abartmak için ne de ayrılıklar ayyuka çıkar günümüzde olduğu gibi.


İnat, çağımızın hastalığı. Herkeste her konuda bir inattır gidiyor valla anlam veremiyorum ben. Bir şeyi bilmezsin susarsın, bilgin yoktur susarsın, tartışmak istemiyorsundur susarsın, konuyu uzatmak istemiyorsundur susarsın. Bunlar gayet normal değil mi sizce de? Ancak bazılarımız var ki, amaannn nerden bulaştım buna diyebileceğiniz cinsten. Bunun bir de aşıklar arasında ilişkide yapıldığını düşünün. Hey yavrum hey her yer ring, her yer arena J İlk paragrafta ne demiştim? Aşkın olduğu yerde inada yer yoktur ancak inadın olduğu her yer aşka açıktır. Seviyorsanız bir şeyi inat etmenize gerek yok. Aslında işin doğrusu şu ki, seviyorsanız inada ortam oluşturmamalısınız. Ha her zaman güllük gülistanlık gitmez ilişkiler ama inat etmek bir ilişkiye zarar verme yöntemlerinden en son sırada yer almalı bence. İnat, arkadaşınızla da ediyorsanız sevimsiz sevgilinizle ediyorsanız da aynı. Genel olarak zaten çirkin olan bir davranış biçimini, sevdiğiniz insana uygulamanız sizi de çirkin gösterecektir inanın bana. Konu ne olursa olsun her zaman orta yol bulunur diye düşünenlerdenim. Güzel yaklaşın birbirinize sevgili aşıklar, gereksiz inatlarla üzmeyin be kendinizi. Adamın asabını bozuyorsunuz ha J

Cilveli, işveli inatlaşmaları saymıyorum, çünkü onlar inadın tadı tuzu J Ancak oturup da ciddi ciddi bir konu hakkında yok sen beyaz diyorsam beyazdır aman ben kara diyorsam karadır diye zıtlaşmak bir çocukça iki gereksiz. Ne diyoruz devamlı, saygı saygı saygı. Nerede olursa olsun işe yarıyor canım benim ya. Bakın deneyin, aranızdaki saygıyı güçlendirdiğinizde ortada ne inat kalacak ne de şiddetli geçimsizlik J

8 Mart 2018 Perşembe

GÖZÜ KÖR AŞK!

22:20 0 Comments

Aşkın gözü kör mü acaba? Uyan artık bitti bu rüya” diye nostaljik bir şarkı vardır ve konuya girişte inan olsun direkt aklıma gelen güzelim sözler bunlar oldu. Tamam dağılabilirsiniz millet J Çoğu insan aşkın gözü der ya hani valla bir sinir oluyorum anlatamam size. Ne demek aşkın gözü kör efenim ne demek? Yani şey tamam kör olduğu noktalar yok değil var elbet meretin ama bu konu hakkında genelleme yapılmasına kızıyorum. Çünkü bu konu hakkında bence görüşler ikiye ayrılır. Pek tabii ki kör olduğunu savunanlar olmakla birlikte, aşkın kilometrelerce uzağı dahi hissedeceğine göreceğine dair inançlar da yok değil hani. peki millet sizce aşkın gözü kör mü dersiniz?

Şimdi ilk önce “aşkın gözü kör mü” sorusunun neden ortaya atıldığına dair minnak bir akıl yürütme yapalım derim. Kör olduğunu düşünenler bence birçok hatayı görmezden gelip, sevgisine aşkına sahip çıkanların ortaya atmış olduğu bir inanış. E durum böyle olunca tabii ki de aşkın gözü kördür diyecekler. Düşünsenize aldatılıyorsunuz, yalan konuşuluyorsunuz, sevginiz ayaklar altına alınıyor yine de karşınızdakini affedip yola devam ediyorsunuz. E sorarım sizlere, hakikaten bu durumda aşkın gözü kör değil de nedir? Körlük bu resmen aşk körlüğü, mantığın devre dışı bırakılıp yüreğin tüm benliğinizi ele geçirme harekatı. Her şeye tamam diyorsunuz bu harekatta. Alttan almalar cirit atıyor ilişki içinde. Niye? Niyesi hem kaybetme korkusu güdüyor bu aşkan hunharca yanan kalpler hem de gözünü bağlamış ya aşkı doğru ve yanlışı ayırt edemiyor. Ay valla “olur mu canım öyle şey. Gamze saçmalıyorsun” dediğinizi duyar gibiyim ama inan olsun böyle aşıklar var arkadaşlar. Şahit olmuşluğum var ondan dolayıdır böyle emin konuşabiliyorum. Kişi ilişki içinde belki göremiyor bazı şeyleri, her şeye tamah ediyor. Birçok şeyi görmezden geliyor. Mutsuzluğa razı geliyor ama hayatındakini bırakmıyor. Eşi dostu bir iki söz söyleyecek olsa kulaklarını tıkıyor, duymazdan geliyor. Evet dış etkilerin ilişkiye müdahale etmesine ziyadesiyle karşıyım ben de ancak bazı durumlarda bizim göremediklerimizi dış kapının mandalları inanın daha iyi görüp analiz edebiliyor. He tabi bu güvendiğimiz kişilerse söz hakkı verilmeli tabi. Uyulur uyulmaz, o kişinin sözü dinlenir dinlenmez neyse ama yine de kulak verilmeli bazı durumlarda.


Şimdi gelelim aşkın gözünün kör olmadığını savunan düşünce anlayışına. Aşkın gözü kör değildir hatta aşkın gözü yoktur saçmalamayın gibi ifadelerle olayın soyutluğunu tamamen ortadan kaldıran mantıksal kişilerin yapmış olduğu açıklamalardır bunlar J Arkadaşlar bazı kişiler duygularının esiri olmadı olmaz. Tamamen mantığıyla hareket edip, en ufak yanlış ya da hatada ilişkisine son verecek kadar da gözü kara cesur yüreklerdir bu kişiler. Tamam bu kişiler duygusuzdur demiyorum kaldı ki kimsenin duygusuz olduğuna inanmıyorum. En duygusuz görünümle, taş kalpli diye nitelendirdiğimiz insanların bile içten içe duygusala bağladığı anlar olduğunu biliyorum. Ama nedense gard olarak mı görüyorlar acaba duygusuz görünmeyi bilemiyorum ama kalbi olan herkesin kenarlarda köşelerde dahi kalmış olsa duygusu vardır. Ay kıyamam yaa bir de bazı bazı açığa çıkartırlar pas tutmuş duygularını pek de şeker pek de cici pek de sevilesi olurlar valla. Ha diyordum ki evet evet mantıksal çıkarımlar sonucu ilişki yaşamamaya çalışan insanlar, dediğim gibi aşkın gözünün kör olmadığını iddia ederler. Çünkü neden? Tamam seviyorlardır aşıktırlar ama mantıklarına uymayan en ufak bir davranışı, hareketi, sözü sittin sene unutmaz unutmadıkları gibi de ilişkilerini bu şekilde yürütmezler. Tabii ki istisnalar yok değil, elbette var. Ancak unutmamak gerekir ki sevgili istisnalar ne yazık ki kaideyi bozmuyor JBu kişiler ne aldatılmayı, ne yalanı, ne riyakarlığı, ne aşkına tam anlamıyla karşılık bulamamayı ya da ilişki içinde yaşanan tatsız can sıkıcı şeyleri kabul edemezler. “Başlarım ulen ilişkisine” deyip başladıkları gibi de bitirmeyi bilir bu cengaver yürekli ablalar abiler. Valla bir şey itiraf edeyim mi? Hep saygı duymuşumdur ha bu tarz insanlara. Yani tamam ben de çok fazla duygu manyağı değilim mantığımla eş değer gitsin isterim ama pat diye de ilişki bitiremiyorum ha J Karartamıyorum gözlerimi nedense. Ama işte mantığı 354 adım önde giden insanlar heyt bee yavrularım onlar var ya onlar çat diye keserler tüm bağlantıyı. Ha tabii ki de yürekleri yanar belki belli bir süre. Ancak duygusal insanlara nazaran pek kolay atlatırlar yaşanılan kötü ilişki deneyimlerini. Ve bu insanlarda da şöyle bir özellik var, seviyor olsa da karşı tarafı eğer mantığına uymuyorsa başlamıyor bile ilişkiye. Bu da ayrıca konuşulacak bir konu valla.


Tüm bu çıkarımlardan yola çıkarsak sevgili millet, aşkın gözünün kör olduğunu iddia edenler unutmayın ki karşınızda mantığı duygularının önüne geçmiş nice insanlar var. valla aşkın ister gözü kör olsun ister yüreği zengin fark etmez. Aşk güzel bir duygu, değişik şeyler hissettiren aynı anda farklı kimliklere bürünebildiğin yegane nasip. Aşkı bulmak zor, kaybetmek ise saniyeler sürebilir. Onun için millet bulduğunuzda aşkı ve doğru aşk olduğuna da az buçuk inanıyorsanız ne olursa olsun savaşın uğruna. Dedik ya kolay bulunmuyor diye. Üç günlük dünya anasını satayım, tadını çıkarın yahu her anın. Kavga edecekseniz de edin sonrasında sevişip barışırsınız zaten J


Herkese aşkından gözü belki kör olmayacak ama her şeye gücü yetecek nice mutluluklar dileriiimmmJ

4 Mart 2018 Pazar

HAKLIYKEN ÖZÜR DİLEYEN OLMAK!

22:17 0 Comments

Arkadaşlar başınıza geldi mi hiç? Ortada bir durum var ölümüne haklısınız ama yine de gidip özür diliyorsunuz. Yaşadınız mı bunu? Tecrübe ettiniz mi? Yaşamadıysanız inanın çok şanslısınız. Yahu özür dilemek bir şey değil de kaldı ki özür yeri geldiğinde erdemdir ki bu apayrı bir konu ama haklı olup da özür dileyerek haksız duruma düşmek var ya, işte asıl mesele bu yeminle.

Neden haklı olduğumuza inandığımız bir konuda, yine de gider özür dileriz millet? Fikri olan! Kendimce ben birçok yorum getirdim olaya. Ha bazıları özür dilemeyi gururuna yediremez, haksız dahi olsa iki hece yahu dört harf kelime dökülemez dilinden, “özür” be hepi topu özür dileyeceksin ama yok. Nefret ettiğim tiplerin başında gelmeleriyle birlikte bi bitin diye de isyan edesim var onlara. Ama şey durun konu yine başka yerlere firar ediyordu ki toparladım yine, özür dileyememekten değil de haklı olup da özür dilemekten dem vurasım var bugün. Tecrübeyle sabit olunca demek J Arkadaşlar karşınızda, haklı da olsa haksız da olsa özür dilemeyi kendine görev edinmiş bir kızceğiz var; ben yaa uzaklarda aramayın valla da ben J Özür dilemenin gururla, büyüklük ya da küçüklükle ya da her neyseyle alakası yoktur bence millet. Kaldı ki haksız olduğunu bilip de özür dilemek bence inanın yüceliktir, büyüklüktür, saygıyla önde eğilinmektir.

Eğer haklı olduğunuza inandığınız bir konu için yine de özür diliyorsanız kesinlikle karşı tarafı kaybetme korkusu güdüyorsunuzdur arkadaşlar. İster çok sevdiğiniz bir arkadaşınız olsun isterseniz de sevgiliniz olsun. kesinlikle ama kesinlikle kaybetme korkusu taşıyorsunuz içinizde, özür dilenen kişiye karşı. Yok ki bunun başka açıklaması olamaz da zannımca. Haa bir de şöyle bir şey düşünüyorum ben, yine haklısınız ama yine özür diliyorsunuz, o zaman konuyu daha fazla uzatmak istemiyorsunuzdur. Karşınızdaki hele de inatlıkta çığır açmış biriyse, ve ne diyorsanız deyin ne yapıyorsanız yapın hala suratı asık ve size isyanlardaysa siz de durumu daha fazla uzatmak istemez, alttan almak suretiyle özür dilersiniz. Bu iki açıklama dışında ben haklıyken özür dilemeye başka bir mana getiremiyorum arkadaşlar. Varsa başka bir fikri olan gelsin yazsın bana valla, ona da yer verelim.


Şimdi arkadaşlar ben aşkta asla ama asla gurur olmaması gerektiğine inanan biriyim. Seviyorsanız karşı tarafı, huyunu suyunu sesini kokusunu çok ciddi bir sorun yoksa ortada alttan almayı da bilmeli, yeri geldiğinde özür de dilemeli, affedilecek bir konu varsa ortada affedilmeli ve aşkınızı yaşamaya mutlu mesut devam etmelisiniz diye düşünüyorum. Haa demesi kolay diyeceksiniz de, inan olsun tecrübe konuşuyor burada J Hem neyin gururu neye karşı gurur yahu. Haa ayy Allah esirgesin çok mühim bir şey olmasın tabi bazı şeyler vardır ki bırakın gururu karşı tarafın yüzünü dahi görmek istemezsiniz artık. ama konumuz haklı olup da özür dilemekse eğer, bu da gururla doğru orantılı bir koruysa eğer değinmeden geçemedim valla. Seven insan kaybetmekten korkandır millet. Kim ne derse desin bana göre seven insan karşı tarafın üzerine titreyen, üzmemeye çalışan, mutlu etmek için elinden gelen her şeyi yapan ve yeri geldiğinde haklı olmasına rağmen özür dilemeyi bilendir. Çünkü korkuyor beee kişi ölüyor kaybetmekten seni. Sen de biliyorsun onun haklı olduğunu ama o kadar alışmışındır şımarmaya, karşı tarafın seni sevdiğini bildiğin için de onun sana gelmesine nasıl alışkınsındır. Onun için özür dilemesi sende bir değişiklik yaratmaz. Ya da şaşırtmaz, ya da kafanda soru işaretleri oluşturmaz. Eğer sen de zaten özür dileyen taraf kadar seviyor olsaydın onun da özür dilemesine gerek kalmazdı o da ayrı bir konu ama, “nasıl olsa beni kaybetmekten korkuyor” kafasındasın ya mecbur gelip özür dileyecek karşı taraf senden dimi? Evet arkadaşlar bazı insanlar maalesef ki böyle kafalara giriyor ama ben onlara da çok suç bulmuyorum çünkü onların bu hale gelmesindeki en büyük etken seven tarafın fütursuzca sevgisidir işte bu kadar J

Seven insan dediğim gibi sevdiğinin üzerine titreyen ve onu kaybetmekten çılgınlar gibi korkandır. Tartışma olduğu zaman, mevzu uzamasın birbirimize kırılmayalım ayrı düşmeyelim diye de gidip iyine özür dileyen taraftır haklı olmasına rağmen yaşanılan sorunda. Ben bu durumu asla yadırgamıyorum, kaybetme korkusunun ne demek olduğunu çok iyi bilen bir ablanız var nihayetinde karşınızda hey yavrum heeyyy J Tecrübe etmesem yazabilir miyim yahu zaten böyle bilirkişi edasıyla J Arkadaşlar size tavsiyem naçizane şu olacaktır ki, evet tabii ki de özür dileyin. Özrün seni beni olmaz olmamalı bence. Haklı haksız aranmadan eğer özür dilemek var olan sorunu ortadan kaldıracaksa ne gurur dinleyin ne inatlaşın ne de bekleyin birbirinizden. Varsın gurursuz bilinin nihayetinde sorunu ortadan kaldırmış ve kafanızı rahatlatmış olacaksınız. Ama bunu tekrarladığınız takdirde, yani mütemadiyen özür  dileyen olduğunuz takdirde ne yazık ki karşı tarafın eline de koz vermiş olursunuz. Benim bir şey yapmama gerek yok zaten o yine tıpış tıpış gelip özür dileyecek denmesin de arkanızdan J


Bir de arkadaşlıklar başta olmak üzere ikinci çeşit haklı olup özür dileme olayı var ki o da daha fazla inatlaşmamaktır. Yani arkadaş sevgili fark etmez. Burada kaybetme korkusu gütmekten ziyade, konudan artık sıkılmışsınızdır karşı tarafta susmak bilmiyordur hala kendinin haklı olduğunu savunuyordur işte bu durumda özür dileyerek olayın kapanmasını istersiniz. Ya da susacaksınız o kişiye karşı o biraz daha konuşsun nasıl olsa susacaktır J Böyle bir durumda ben genelde hafifçe tebessüm edip dinliyormuş gibi yapıp kafa sallarım o da anlar benim artık kayıtsızlığımı ve daha çok sinir olur ve susar. En güzel yöntem bu şiddetle tavsiye ederim J Ama bazıları bu bakışları ve tebessümleri de anlamaz ama anasını satayım susmaz da işte böyle bir durumda da, “tamam canım haklısın özür dilerim” der biraz sinir olmuş olursunuz ama en azından tartışma ortamından kurtulmuş olursunuz. Bırakın karşı taraf kendini yine haklı bilsin, bırakın içten içe gururlansın özür dilettiği için, bırakın ne düşünürse düşünsün. Sizin içiniz ve kafanız rahat ettikten sonra vız gelir tırs gider öyle değil mi? J

Özür dilemek de yine karşı tarafla doğru orantılı olmalı ama buna da dikkat edin sevgili arkadaşlar. Özür dilemeyi erdem değil de başıboş bir kelime olarak görüyorsa zaten bu kişiye ne özür işler ne gözyaşı ne kavga ne de tartışma. En kolayı arkadaşlığınız ya da ilişkinizi bitirmek olacaktır zannımca. Böyle bir insan hayatımızda olsa ne olur olmasa ne olur nihayetinde. Ama unutmayın ki özür dilemek gerçekten birçok konuda hem kafanızı hem içinize rahatlatacaktır. Onun için ay ben haklıyım asla özür dilemem kafasına girmeyin ve deneyin. Bakın sonuç mükemmel olacak J


Ama yine de gereksiz yere özür dileyen olmayın da siz J