Nasıl da havada nasıl da nihilist nasıl da anlamsız ve nasıl
da ucu bucağı olmayan bir soru kalıbı değil mi bu sizce de; “peki ya şimdi ne olacak?”
İnsanoğlunun kendi kendine sorduğu milyarlarca sorudan sadece bir tanesi ama belki de
içinden en çıkılmazı kendimize en dert edilesi. Çoğumuz ahkam keser dururuz,
yarını düşünme anı yaşa diye. Meşhur Carpe Diem
teorisi. Ama yine çoğumuz sorarız bu soruyu kendimize, eee tamam da ya peki ya
şimdi ne olacak? Ha sanmayın ki ben düşmedim bu gaflete, sanılmasın ki ben de
bu güzide soruyu sormadım kendime. Sordum tabii ki, peki cevap buldum mu? E
yani buldum ki yazıyorum. Hem unutmayın burada yazılan her şey ama her şey
tamamen tecrübeyle sabittir :)
Arkadaşlar kişi en çok kendine edermiş ya yeminle doğrulukta
açık ara fark atar diğer tüm söylemlere. Bir söz var daha hatta bu anlamda,
kişi kendine yaptığını dünya toplansa yapamaz diye. Vallaha doğru billaha
doğru. Çoğu zaman biz içinden çıkılmaz hallere sokuyoruz kendimizi. Ha ama
yanlış da anlaşılmasın bazı insan evlatları var ki bizleri içinden çıkılmaz
durumlara sokmakta üstlerine yok evet ama yine de her şey kendi elimizde değil
mi? Bir şeyi kendimizi ziyadesiyle dert etmekten tutun da mutluluğu yakalamak
bile çoğu zaman kendi elimizde. Bazı düşünceler arasında çıkış ararız
kendimize. Tek bir ışık görecek olsak saldıracağız o yöne doğru. Sıkarız
düşünceler arasında kendimizi. Boğarız kendi elimizle kendimizi. Oysaki bazı
kapılar hazırdır açıktır önümüzde ama kaçırırız gözden çoğu zaman ya da
görmezden gelir zoru tercih eder sonra da alırız boyumuzun ölçüsünü. Sonra da
sorar dururuz kendimize ne olacak şimdi diye.
Ne olabilir ki en fazla? Herkes geçiyor zor zamanlardan,
herkes yaşıyor içinde bi yerlerde hiç iyileşmeyecek sandığı yaralar ve tabi
herkes soruyor bu soruyu kendine böyle durumlarla haşır neşirken. Ama neden hep olumlu düşünmeyi, pozitif hissetmeyi unuturuz ki? Çünkü en büyük sıkıntının,
dermansız derdin kendinde olduğunu sanır. Acizlik göstergesi midir bu, tabii ki
hayır. Sadece her ne kadar bilsek de çoğu şeyin sonunu yine de hazırlıksız
yakalanmış gibi hissederiz. Ölümler gibi.
Peki ya şimdi ne olacak diye kendinize sorup durmayın
arkadaşlar. Unutmayın ki her sıkıntının sonunda feraha ulaşılıyor öyle ya da böyle.
En azından içinde bulunduğun durumdan daha iyi bir noktaya gelebiliyorsun.
Belki düşünce olarak, belki yaşayış olarak, belki his olarak. Ama bu soruyu
kafanızda ne kadar döndürüp durursanız o kadar uzar bu şizofrenik süreç ve
gömüldükçe gömülürsünüz buhran denizine.
Unutulmayacak hiçbir şey yok şu dünyada ve atlatılamayacak hiçbir kötülük ya da
üzüntü ya da hüsran ya da acı. Tamamen silinmiyor geçmiyor belki ama
atlatılıyor çoğu süreç. İnsan en büyük sıkıntının kendinde olduğunu sanırmış.
Yok eşşeğin gözü derler işte adama :) Arkadaşlar
kısacası hiçbir şey olmuyor yani düşündüğünüz o içinde çıkılmaz haller öyle
sürüp gitmiyor. Su akar yatağını bulur misali, siz de zaman içinde
iyileşiyorsunuz. Siz de zaman içinde bulunduğunuz kasvetli buhrandan defolup uzaklaşıyorsunuz.
Siz de zaman içinde neyse unutmaya çalıştığınız pek tabii ki unutuyorsunuz.
Peki şimdi ne olacak diye diye kendi kendimizi daha da içinden çıkılmaz hallere
sokuyoruz.
Hayat… İyilikler
de kötülüklerde bizler için. Kaldı ki yeminle bak insanoğlu nankör yaratıklarız
zaten. Çok mutlu olsak da altında bir şey arıyoruz mutsuz olsak da. Yetinmeyi
bilir misiniz? Zannımca hayır. Hep daha fazlası, hep daha güzeli, hep daha
iyisi. Hayat boyu hep hephephep telaşı içinde yaşayıp gidiyoruz işte. Ay bizi
kabul eden böyle etsin diyeceğim de herkes böyle değil mi zaten JHer olaydan ders
çıkarmaktır asıl marifet. Elbette ki kötü zamanlar da yaşayıp hakkıyla bunların
üstesinden de geleceğiz en azından bunu başarabilmeyi bilmeli. Yaşamadan
görünmüyor tecrübe edilmiyor maalesef ki çoğu şey. Peki şimdi ne olacak
sorusunu sormaktansa “saldım çayıra mevlam kayıra” demek daha doğru olur
zannımca :) Ay şey durun ya bu da pek bir abes oldu sanki :)
Velhasıl, bazı şeylere pek fazla bel bağladığımız için çoğu
şeyi zindan ediyoruz kendimizi bunu böyle bilin lütfen. Sormayın kendinize
yarını. Bunu ben de yaptım hatta çoğu durumda yapıyorum hala. “yarın ne olacak”
yaşamadan bilinmiyordu hani. ee yarını da yarın düşünelim öyle değil mi? Ama
inan olsun “peki şimdi ne olacak” sorusundan terfi ettiğimden beri kafam daha
rahat. En azından daha olumlu düşünüp kendimi avutabiliyorum. Yaşayıp da
göreceğim çünkü. Haa insanım ben de tabi üzüldüğüm zamanlar olmuyor mu inan
olsun çok oluyor. Ama dediğim gibi bu soruyu artık sormayı bıraktım kendime. Bu
soruyla yaşamayı bıraktığınızda daha rahatlamış ve inanın daha ferahlamış
hissedeceksiniz kendinizi. Unutmayın, anne babadan başka kimse değerli değil
bizlerden, unutmayın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder