22 Şubat 2017 Çarşamba

MUTSUZ SON!

23:11 0 Comments

Herkes yaşadığı aşkı sanıyor ki dünyanın en iyi ilişkisi ve hiç bitmeyecek. Biz birbirimizi hep seveceğiz, ne o bensiz ne de ben onsuz zaten yapamayız, bu da demek oluyor ki ömür yettiğince nefesi hep yanımda tenimde olacak. He canım hee başka? Evet var böyle aşklar ama hayıflanan arkadaşım seninki değil işte bu, senin ilişki bitti, mutsuzlukla son buldu; uyan yapacak bir şey yok!!!

Mutsuz son... Ne yazık ki her masal mutlulukla son bulmuyor millet. Evet minnaklığımızdan beri buna alıştırıldık, bunları gördük okuduk bildik. Tüm hikayeler mutlu sonla bitiyordu, diziler de keza öyle. Öyle aşklar yaşanıyordu ki, ulan arkadaş meğersem aşk ne güzel bir şeymiş diyorduk. Ohhh mutluluk diz boyu, bi gülmeler, bi süzülmeler, bi can cana yan yana kareler... Kim korkar hain aşktan :) Şimdi haksızlık da yapmam istemem hani. Yaşarken iyi hoş da, ayrılınca lanetler savrulmasından pek de yana değilim. Ama elin oğlu da gelip anamızdan emdiğimiz sütü getiriyorsa burnumuzdan ahlar havada uçuşur doğruya doğru. Sonra bekle de gelsin mutlu son. Nerdeeeee...

Arkadaşlar mutlu sonlara alışkınız önemli olan ilişki içinde mutsuz sonlara da hazırlıklı olmak. Akışına bırakmak en doğrusu ama yarını düşünmeden de hareket edemiyor ki insan. Hele ki mevzu bahis aşksa, sevdiğiniz insansa, kaybetme korkusu yaşıyorsunuz. İçinizde bulunduğunuz mutluluğun bozulmasından korkuyorsunuz. Hüzün dolu ayrılıklardan, onu bir daha görememekten korkuyorsunuz. Bunların hepsi sevmekten, çok sevmekten. Kimse ilişkiye "nasıl olsa bitecek" mantığıyla başlamaz herhalde, yani sanmıyorum bunu. Çok güzel söz değil mi zaten; "benimle mutsuzluğa da var mısın?" sorusu. Ama seninleyse varım diye bağırırız içten içe. Sensiz ben mutluluğu da mutsuzluğu da ne edeyim? Sen varsan her şey tamam :) Ay durun arabeske bağladım ayak üstü :) Bazı ilişkiler mutsuzla sonla bitiyor arkadaşlar ne yazık ki. Yaşadığınız tüm güzellikleri unutmaya çalışmak ne büyük bir lanettir. Ne büyük bir acı, ne dayanılmaz bir hüzündür. Gel de unut 1-2 gün içinde şimdi. Hele de çok sevdiyseniz, yandınız. Ben şunu bilir şunu söylerim millet, ne mutluluk odaklı ne de tam tersi mutsuzluğa kurulu yaşamayın ilişkinizi. Ha bu sanılmasın ki, ilişki içinde beklenti olmadan yaşayın gidin. Şunu söylemek istiyorum, mutluluğa kurulu bir ilişki yürütürseniz sonundaki hüsran sizi umduğunuzdan daha çok yıkar. Büyük bir sarsıntı geçirirsiniz. Mutsuzluğu da düşünürseniz bu sefer de ilişkiyi zehir edersiniz kendinize. Yarını düşünün evet ama sonunu hayal etmeyin. Hayır yani ettik de ne oldu he ne oldu. Elde var sıfır :)

Her masalda olduğu gibi ne yazık ki her ilişki de mutlu sonla bitmiyorsa hazırlıklı olun bitecek olan mutsuz sonlara. Hazırlıklı olun ki, yıkımı kolay atlatın. Alkole vermeden kendinizi ya da unutmak için başka kollarda aramayın çareyi. Yara bandı olarak kullanmış olursunuz çünkü ancak bir başkasının verecek olduğu sıcaklığı. Boşluktaki tutunma hissi. Buna kanmayın. Mutsuz son için birçok neden var ama önemli mi nasıl ya da ne şekilde bittiği? Değil. Bitti mi bitti, mutsuz mu evet mutsuz. O zaman nasıl bitiyorsa bitsin, sadece kaldığınız yerden devam etmeye çalışın kendinizi ite kaka. Unutmayın ki, klasik ama gerçek, o dizilerde ya da çoğu aşk filminde izlediğimiz gibi olmuyor bazı ilişkiler. Başlangıcı da bitişi de...

21 Şubat 2017 Salı

VAZGEÇMEK ZORDUR DELİCESİNE SEVERKEN...

01:16 0 Comments

Başlıktan da anlaşılacağı üzere konumuz belli, vazgeçmek mi asıl meziyet yoksa deli gibi severken olmayacağına kanaat getirip kalan son umutları da yok edip çekip gitmek mi? Var mı bir fikriniz? Gerçi benim ki de soru, birçoğumuz sevip de bazı nedenlerden dolayı vazgeçmedik mi? Ama nedir insanları sevip de ayrılmak zorunda bırakan? Sevginin azalması, sabrın tükenmesi, geleceğin dair umudun sönmesi, aile faktörü... Nedir sahi?

Arkadaşlar yaşanmışlıktır ya insanları yazmaya, konuşmaya iten. İşte bundan dolayı yazan kimse bu sözü önünde saygıyla eğilmek istiyorum zira "vazgeçmek zordur delice severken"

Sevmek nasıl güzel, nasıl mutlu eden, nasıl heyecanlandıran bir duygu. Çoğu ilişki başlar biter amennah ama ben de tecrübe edene kadar hep anlamsız geliyordu bana, "severek ayrıldık" diyenler. Kızardım çoğunlukla, hatta dalga geçerdim. Ne demek severek ayrıldık? İnsan seviyorken neden ayrılır yahu? Şartları ne demek oluşturamadık? Ya bi gidin sevgi, aşk her şeyin üstesinden gelir diye ahkam kesiyordum. Eee ne oldu peki? Hayat tecrübelerden ibaret millet yaşanmışlıklar neticesinde. Gel zaman git zaman ben de tecrübe ettim severek ayrılmanın ne demek olduğunu.

Ayrılmak için bir çok neden bulabilirken insan kendine severek ayrılmalarda durum daha değişik ve zor olabiliyor. Kalbin dur diyor beynin tam tersi gitmeye zorluyor seni. Neden peki? Gelemez miydiniz yaşanılanların üstesinden? Bitemez miydi sıkıntılar sorunlar kavuşamaz mıydınız birbirinize? Elbette... Ama ne? Elbette "evet" mi elbette "hayır" mı? Tek taraf daha çok seviyorsa kimse kusura bakmasın ama severek ayrıldık demek hak verirsiniz mi mümkün değil. Karşılıklı bir sevgi aşk olması lazım ortada ki, aşılamayacak nedenler doğsun oluşsun ve mecburiyetten ilişki bitsin. Çok zor evet bunu kabul ediyorum arkadaşlar ama eğer kanayan bir parmak varsa ortada ciddi bir şekilde kesin atın onu kangren olmadan. Evet belki klişe, evet belki çok alaturka. Kalbinize hançer saplana saplana vazgeçeceksiniz inanın yapacak bir şey yok. Ama ilk önce bir sorgulayın, çıkar bir yol bulmaya çalışın. Neden ayrılmanız gerekiyor?


Bir tarafın çabaları boşa gider, sevgisi de keza aynı şekilde. Bunalmıştır, yılmıştır artık yaşadıklarından tabi ama burada yaşanmışlıklar herkes için farklı biliyorsunuz ki :) Ya da çözülmesi güç olaylar zinciri içinde bulmuşsunuzdur kendinizi. Ayrılmak en hayırlısı dersiniz. Evet ama bunu bile bile zorlanırsınız. Bir umut yaa tek bir umut beklersiniz yine de. Çünkü seviyorsunuz çünkü deli gibi aşıksınız çünkü vazgeçmeyi ölümle eş değer görüyorsunuz. Ancak arkadaşlar korkunun ecele ne yazık ki faydası yok. Geldiyse zamanı ki bunu en iyi siz idrak edebilirsiniz zaten vazgeçeceksiniz artık. İçiniz kan ağlasa da, sicim sicim yaşlar süzülse de en doğru kararı vereceksiniz. Ha illa gidin ayrılın demiyorum bakın altını yine çizeyim zamanı en iyi siz tahayyül edeceksiniz tabii ki. Ama bazı şeyler zorlamayla olmuyor ne yazık ki, umutlarınız beklentileriniz boşa gidiyor. Değmeyeceğini, sevginizin yetersiz kaldığını hissettiğiniz en ufacık bir zaman diliminde dahi beklemeyin, beklemeyin ki acınız büyümesin içinizde.

Unutulmayacak hiç bir olay, insan yok şu dünyada kaldı ki biliyorsunuz zaten. Sadece güçlü olun, ezmeyin ve ezdirmeyin kendinizi aman diyeyim. Belki eskisi gibi olmaz bilemezsiniz ama yine sevecek ve daha da mutlu olacaksınız. Sinerjiye inanın olur mu?

17 Şubat 2017 Cuma

ACILAR İNSANLARI DEĞİŞTİRİR

00:02 0 Comments

Biri de çıksın desin ki; ben çok şey yaşadım çok şey gördüm ama hala aynıyım. 7'de neysem şu anda da aynıyım. Evet yaşadım bir çok şey ama değişmedim. Hadi desin, yok anam yok mümkün değil. Çünkü; "Acılar insanları değiştirir" bunu sakın unutmayın. Hatta üstad Paulo Coelho'nun müthiş bir sözü var söylemeden geçemeyeceğim; "Acılar insanları değiştirir. Eğer bir insanı değiştirmek istemiyorsanız onu kırmayın" şahane söz valla.

Her şey biz insanlar için arkadaşlar. Gönül ister ki güllük gülistanlık yaşayıp ölelim ama namümkün. Dert de bizler için mutluluk da huzur da acı da. Önemli olan yaşadığımız her sıkıntılı olaydan sonra kendimize ders çıkarmaksa iyi tarafından bakmak lazım belki de yaşadığımız her şeye. Hani derler ya, kişi kendi sıkıntısını dünya ağırlığında görürmüş diye. Aynen öyle. Size çıkıp da diyecek halim yok, aman millet siz siz olun yaşadığınız şeylerin sizi üzmesine, kırmasına, değiştirmesine izin vermeyin diye. Ama işin en kötüsü biri tarafından kırılmak aslında galiba ya da her neyse işte...

Konu derin aslında daha doğrusu herkes farklı şeylerde acı hisseder farklı şeylere üzülür. Ben genel temamdan yola çıkarak bir insanın bizi üzdükten sonraki haleti ruhiyemiz üzerinde duracağım. Arkadaşlar, kimse istemez üzülmeyi, efkarlanmayı, acı çekmeyi evet ama biri tarafından hayal kırıklığına uğramak. İşte bu bazı acılara bedel yeminle. Çok güvendiğiniz biri tarafından siz hiç hayal kırıklığına uğradınız mı? Eminim çoğu kişi yaşamıştır zaten bunu. İşte bunu yaşayan insanlar özellikle öğreniyor birine koşulsuz şartsız inanmamayı, güvenmemeyi. İşte bunu yaşayan insanlar ne yazık ki tecrübe etmiş oluyorlar yüreğin vermiş olduğu bağlantının kopmasının yaratmış olduğu tarifsiz acıyı. İşte bunu tecrübe etmiş insanlar güvensizliğin ne demek olduğunu yaşadıkları şey sonucunda genele yayıyorlar ve kendinden başka bir Allah'ın kuluna güvenmemeyi öğreniyorlar. Ne acı!


Oysaki güvensiz yaşanır mu şu koca evrende? Çok sevdiğim bir söz vardır; "insanların birbirlerine yaptığını dünya toplansa yapamaz" diye. Nasıl da yerinde bir söz öyle değil mi? Ha zamanla yatışıyor tabii ki de geçiyor edinilmiş her sıkıntılı tecrübe. Geçene kadar buram buram yakıyor yürekten gelip genizden fışkıran lanet olasıca pislik mendebur acı :) Acıya küfretmek heyt beee ben daha neler söyleyeceğim şu ahir ömrümde :) Millet, aman şunu yapmayın, yok efendim şöyle düşünmeyin gibi beylik laflar etmeyeceğim. Nihayetinde bir olay karşısında ben üzülüp kahrolabiliyorum. Hayır yani kelin ilacı olsa kendi kafasına önce öyle değil mi :) Ancak şunu söyleyebilirim ki, siz siz olun gerçekten üzmeyin kimseyi. Karşınızdakinin değişmesine neden olabilecek şeyler yaşatmayın ona. Yapmayın bakın kızdırmayın beni. Birinin sizi de değiştirmesine izin vermeyin. Ha dile kolay evet ama var gücünüzle savaşın, sonra dönüşü olmuyor inanın. İlişkilerde bi bakıyorsunuz neler neler yaşamışsınız, güven ayaklar altına alınmış yıllar içinde ancak toparlayabiliyor insanı başka bir yüreğe konabilmek için. Yalnızlık Allah'a mahsus ise, kıymayın sizi sığınacak liman olarak bilen kalplere.

Sizlere ancak şunu söyleyebilirim canııımm arkadaşlarım, acıyı sevmek pek tabii ki de olmaz ama yaşadığınız şeylerden mümkün seviyede dersler çıkarmaya çalışın derim ben. Ha bir ilişkide daha ziyade yıpranan, ağlayan, savaşan, üzülen sizseniz yeni ilişkinizde geçmiş ilişkinizde yaptığınız hataları yapmamayı öğrenin, öğrenin ki zırhlı bir şekilde başlayın ilişkinize. Ha tam anlamıyla yine güven duyamazsanız zira yeteri kadar değişmiş olacaksınız zaten ancak hatalardan ders çıkarmak tam bu noktada devreye giriyor işte. Zaten sizin özellikle dikkat etmeniz gereken pek bir şey kalmıyor eğer eski siz değilseniz artık. Bilmem anlatabildim mi?


Siz siz olun, sakın ama sakın birinin değişmesine neden olacak acılar yaşatmayın ona. Unutmayın ki, ah'dan kaçılmıyor, nereye gitseniz bulur ve yapışır yakanıza...

14 Şubat 2017 Salı

14 ŞUBAT SEVDALILAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...

00:39 0 Comments

Bugün 14 Şubat... Bilmeyenler varsa dedim hani :) Millet sevdalılar günü şerifleriniz hayrolsun. Nice günleriniz, sevda sözcükleriniz, aşk mesajlarınız, hediyeleriniz olsun emi. Şimdi diyorlar ki bir de, çok abartılıyor 14 Şubat. Yahu adı üzerinde değil mi zaten, "Sevgililer Günü" bugün be, özel gün işte.

Hadi erkekler neyse diyeceğim de diyemiyorum valla dilim varmadı valla. Kadını erkeği yok arkadaşlar özel günün. Bu hediye alınsın, sürprizler düşünülsün vs değil. Ortada varsa eğer bir gönül ilişkisi özel günlere önem verilmeli diye düşünüyorum. Ama size bir itirafta bulunayım mı; yine de benim için en özel iki gönlün doğum günleri ve yıl dönümleri. Bu ikisini tek geçiyorum valla. Benim nazarımda unutulmaması gereken, kutlanmaya, hatırlanmaya değer iki önemli gün. Ama onun dışında bir kadın olarak tabii ki de sevgililer gününe de önem veriyorum hani. Ayrıca kim istemez canım, sevgililer gününde sevgilisi yanında olsun, ona hediye almış olsun, o güzel bir şey hediye etmiş olsun, güzel bir yerde romantik bir yemek yensin, baş başa diz dize zaman geçirilsin. Ah ulan ahhhh yeminle kendimi bir yerde kesmeye gidiyorum şu an. Yine bir 14 Şubat ben yine yalnızım. Laaannn ne talihsiz başım varmış, ne kısmetsiz bir insanmışım ben. Allah'ııımmm benim de hakkım değil mi Şubat'ın 14'ünü en içten gelen aşk dileklerimle kutlamak. Değilmiş zaar bana kısmet. Olsun günler çuvala girmedi ya benim de kutlayacağım günler olur zaar :)

Şaka bir tarafa arkadaşlar, ayrılmasın sevdalılar emi. Böyle hep sevin birbirinizi, üzmesin be kimse kimseyi bak kızdım yine. Kolay bulunmuyor seven bir yürek hele de o yürekte sonsuz sadakatle yer etmek. Bulduğunuzda sıkı sıkıya sarılın emi, acımasın sevda uğruna canlarınızı. Sevin sevilin mis valla, var mı bundan daha güzel bir duygu dünyada?


Bir de çok bilmişler konuşuyor ya hani, yok efendim kapitalizmin dayatması bunlar, yok işte zorunlu tutuluyor, vay efendim sadece bir güne ne diye sığdırayım ben aşkımı diye. Sana sadece Şubatın 14'ünde git sev demiyor ki kimse. Sev ulan sev yeter ki sev ama özel günleri de es geçme hani. Sevgilisi olmayanların ve sevgilisi olanların kıskançlığından başka bir şey değil Sevgililer günü için boş konuşanlar valla bakın. Kapitalist sistemin dayatması diyorlar Sevgililer Günü için, ama ceplerinde son model telefonlar hatta çıkar çıkmaz alırlar. Baban üretiyor değil mi o bilmem kaç sıfırlı telefonları. Yeminle böyle boş boğazlılar olunca tutamıyorum kendimi siz benim kusuruma bakmayın emi :)

Siz kimseye kulak asmayın arkadaşlar, hatta bana bile. İçinizden nasıl geliyorsa öyle davranın. Ama varsa hayatınızda özel bir insan, bugüne ayrı iltimas gösterin demiyorum ama Sevgililer Günüyse bugün, hakkıyla yaşayın. Yiyeceğiniz baş başa bir yemek bile kafidir yeter ki baktığınız sevdiğinizin gözleri olsun.

Sevgiliniz olsun olmasın, gününüz kutlu mutlu olsun arkadaşlar...

7 Şubat 2017 Salı

HASTALIKTA VE SAĞLIKTA

00:27 0 Comments

Yani bir şey söyleyeyim mi dostlar, bugün içimde bir burukluk var. Hani böyle nedeni yoktur bazı içsel sıkıntıların. Oysaki hayat felsefemdir nedensiz hiç bir şeyin olmadığına dair ısrarım. Tabi var kendimce nedenim de, aman ne bileyim boş boş isyan edip çığırasım var müsaadenizle :)

Canım yanarken içten içe, dedim ki hastalıkta ve sağlıkta diye verilen sözler var ya acaba diyorum geçmiş dönemlerde mi favoriydi bu söz? Ya da diyorum, biz büyüdük ve kirlendik mi dünya da aşklar da? Velhasıl, belki bundan bi 30-40 sene önce "hastalıkta ve sağlıkta" diye sözler verilirken, şimdi yanında bulabilirsek sevdiğimizi şükür ediyor olduk. Çok şey söyleniyor çünkü ilişki içinde, çok vaatler, pek çok yeminler. En ufak bir huzursuzlukta ise bir bakmışsın yoklar. O birbirlerinin gözüne bakıp da ölümüne söz veren çiftlerden eser yok iyi mi? Eee hani verdiğin sözler diye sormazlar mı adama arkadaşım? Çözülemeyecek problem yok demesin kimse gayet de var ve inanın aşk da çoğu sıkıntının üstesinden gelmiyor tek başına. Emek yoksa ve vuslata dair koyulan bir hedef, aşkmış sevgiymiş yalan dolan.

Çabalayacaksın arkadaşım seviyorsan, yok öyle armut piş ağzıma düş. Oldu anasını satayım. Tamam ya nasıl olsa hayatımda biri var, beni seviyor, e ben de onu seviyorum, gidiyor böyle gitsin işte. 1-2 yıla kadar da evleniriz zaten. Başkaaaa? Kimse kusura bakmasın ama herkes elini taşın altına koyacak ya. Yeminle geldiler yine bana iyi mi bi kızdım sinirlendim yani :) Emeksiz, çabasız olmuyor olmaz da. Yok öyle saldım çayıra mevlam kayıra aşkları. Şimdi içten içe soruyorsunuzdur; ne demekmiş acaba "saldım çayıra mevlam kayıra aşkları" diye. Valla öyle ben öyle tanımlıyorum hiç çaba sarf etmeyen sözde aşıkların yürüttükleri ilişkileri. Problemler, sıkıntılar, huzursuzluklar illaki olacak olmazsa sıkıntı var zaten. Ama durduk yerde sorunlar çözülmüyor millet. Bir de ne olursa olsun seviyorsanız eğer sahip çıkacaksınız yahu ilişkiniz sürecinde hem sevdiğinize hem ilişkinize. Hazırdan olmuyor rayına oturmuyor hiç bir şey. Kolay kazanılmıyorsa sevgi hele de bu devirde, biraz feragat edeceksiniz hem bazı huylarınızdan, alışkanlıklarınızdan vs. Sırf ilişki yaşıyorsunuz diye gidin değişin demiyorum ama, ilişkilerde bir kişinin daha çok sevdiği gerçeği var ya işte ona yazık etmeyin bari.


Ne güzeldir mutluyken de, üzgünken de, hastayken de yanında sevdiğini bulmak en rahatlatıcı huzuruyla. Hastalıkta ve sağlıkta sözü bundan dolayı veriliyordur valla bak bence öyle. Çünkü yalnız olmuyorsa, yalnız yaşanmıyorsa hayat, yanında istiyorsa kişi hem mutluluğunu hem sıkıntısını paylaşacak birini sahip çıkacaksınız ya işte o zaman var olan değerlerinize. Benim derdim ne biliyor musunuz arkadaşlar? Sahipsiz kalmış ilişkiler, yalan dolanla kandırılan sevgililer, verilen değerin yarısını bile göremeyen aşıklar. Derdim tamamen bunu yaşatan kendini bilmezlerde. Evet kendini bilmez diyorum, çünkü seviliyorsun be seviliyorsun. Deli gibi değer görüyorsun da egon mu tavan yaptı ne bu havalar? Benden vazgeçemez düşüncesinin yaratmış olduğu kasıntı halleri. Öyle bir bırakılırsın ki, hayır bırakılmayı geçtim de öyle bir sevgisiz kalırsın ki ne olduğunu şaşarsın demedi deme.

Yaşanılan her türlü acı sıkar insanın yüreceğini. Üzer, yıkar, ağlatır... Ama bu aşk acısı denen meret var ya, dermansız bırakır. Bir de yaşanmışlık varsa hak edilenden fazla, sızım sızım sızlatır da dindirmez acısını hiç bir oyalanma şekli. İllaki bir ömürlük olmayacak ilişkiler, illaki bitecek bir yerde keşke bitmese dersiniz ama olmuyorsa sürdürmenin anlamı yok artık o ilişkiyi. Ama sizden ricam, değere ve emeğe saygı yahu. Bakın sanat da yıllardır bunun için çırpınmıyor mu :) Yaşanmış güzel günlerin hatrına, değeri bitirmeden yolları ayırın bari. Yıpratmadan ve yıpranmadan. Ne diyeyim ki aslında, hayat yönlendiriyor belki çoğu şeyi ama kadere yön vermek bazen elimizde olabiliyor bilesiniz...

6 Şubat 2017 Pazartesi

AŞK ACISINI DİNDİRME YOLLARI

00:10 0 Comments

Zaman... Tamam bitti konu yine erkenden nihayetlendi. Başka yolu yok ki zaten, zaman sadece biraz zaman. Hadi eyvallah :)

Arkadaşlar aşk ve ayrılıklar neler yazılıyor, neler çiziliyor, ne nasihatler, ne öneriler... Ben tabii ki de nasihatte bulunmayacağım ne haddime bee yerimi bilirim tamam mı. Sanmayın bilir kişiliğim yerlerde hayır tabii ki ama bu konu çok hassas bir konu olduğundan, şunu yapın bunu yapın diye yönlendirmelerde bulunamam. Nihayetinde herkesin nasıl ki aşkını yaşama şekli farklıysa, acısı için de aynı farklılıklar söz konusu. Ancak herkeste geçerli olan tek bir kural var galiba, o da; zaman!

Aşk acısı... Bildiğiniz tüm üzüntülerden daha üzücü, tüm acılardan daha acı gelir değil mi? Yahu uyanın yok öyle bir dünya :) Şuna da karşıyım valla, hani örnekler verilir ya, bilmem nerede açlıktan ölen insanlar varken senin şu halin gerçekten komik. Ya da millet sokaklarda dilenirken senin göz yaşı dökmen vicdansızlık. Gibi gibi gibi. Bunların elbette ki farkında insanlar. Ama hani derler ya, kişi en büyük sıkıntının kendisinde olduğunu sanırmış diye, o misal işte. Tabii ki, etrafımıza baktıkça şükür nedenlerimiz artıyor evet aynı fikirdeyim. Evet haberleri okuyunca gereksiz yere belki üzüldüğümüzü düşünüyoruz ama "o an" meselesi var ya hah işte düşünemiyorsun ki. Sadece yaşadıkların ve yaşayacakların hayali işgal etmişken beyni, yemek yemeyi dahi unuturken etrafımızdaki acılara iç çekemiyoruz. Ben böyle örnekler söylemek istemiyorum, kaldı ki bana da söylendiğinde ben de ziyadesiyle sinirlenen bir insanım. Kişi ne yaşıyorsa onu biliyor arkadaşlar. Duyarsızlık olarak adledilmesin lütfen, bahsetmek istediğim şudur ki, etrafınıza bakın evet şükür için bir çok neden göreceksiniz. Ama ayrılık acınız mı var, yaşayacaksınız işte yapacak hiç bir şey yok. Başkasının kötü durumuyla kendimize pay çıkarıp üzüntü dindirilemez buna karşıyım ben. Şükür edilir belki dersler çıkarılır evet ama, başkasının acısı rica ediyorum size güç vermesin bunu anlatmaya uğraşıyorum.


İnternete yazdığınızda bir sürüüüüüü öneri çıkacaktır karşınıza. Ayrılık sürecini kolay atlatma yöntemleri diye. Bir çoğu da kabul görmüş kurallar olabilir. Ancak ne yaparsanız yapın, o zaman geçmedikçe acınız taze kalacak içinizde. Yahu işte hep kızdığım nokta, güzel vakit geçirirken akreple yelkovan birbiriyle yarış halinde olurken, neden böyle sızı yaratan durumlar olduğunda geçmez bu zaman denen illet. Hayır kastın kime senin diye sormazlar mı adama? Zaten canım burnumda sen de geçiversen böyle pervasızca, hatta farkına bile vardırmasan saat başlarının yokluğunu nolur ki ha nolur :(

Şimdi zaman diyorum evet ama bazı aşklar öyle acılar bırakır ki ardından, yıllar geçer de unutamazsın yaşadıklarını. Ha aşkın diner, tabii ki de acın da yatışır ilk günkü gibi kanamaz ki yüreceğinin parçası. Ama unutturmuyor zaman bazı yaşanmışlıkları bunu da bilin hani. Ufak bir sözde, gezdiğiniz yerde geliyor inceden aklınıza, feri gitmiş gözlerinize dolan yaşlar eşliğinde. Belki hafif bir buruklukla hatırlıyorsunuz belki de hala sinir harbiyle savaşırken küfürler savuruyorsunuz. Ama alışıyorsunuz işte, ne yaparsanız yapın alışıyorsunuz. Benim naçizane önerim, kendi halinize kalmamaya çalışın. Bu da bi nebze işe yarıyor bilin. Kendimden örnek vereceğim; canım sıkkınken kimseyle görüşmem mesela. Kendi kabuğuma çekilirim, kimseyi rahatsız etmek, üzüntümle germek istemem çünkü. Ama çok kötü oluyor işte ayrılık acısı çekiyorsanız. Bunun için diyorum ki, kendi kendinizi dinlemeyin. Atın kendinizi dışarı, arkadaşlarınızla daha çok vakit geçirin. Hiç kimseyi bulamazsanız bile, çıkın sokak sokak gezin şehri, ya da alışveriş yapın. Ama ne yaparsanız yapın yalnız kalmayın. Ne zaman ki yalnız kalıyorsunuz, pusuda sizi bekleyen anılar hucüm ediyor çünkü devrelerin yanmış beyne. Sonrasında sabaha kadar ıslanmış yastıklar eşliğinde kalp ağrıları.

Çok duyuyorum etrafımda, nette de karşıma çıkmıyor değil hani. Gereksiz iletişimi kesin, onu hatırlatan eşyalardan kurtulun vs vs. Daha bir çok örnek. Evet bunlar kesinlikle bir adım, ama ne yaparsanız yapın aklınız sizde işte. Ha bazı insanlar o kadar güçlü olabiliyor ki, ne kadar sevmiş olursa olsun bir hafta evet evet bir haftada unutuyor hayatına kaldığı yerden devam ediyor. Eşyaları da atmıyor, yeni aşklara da yelken açmıyor belki ama unutuyor. Bilmiyorum gerçekten güçlü oldukları için mi böyle, yoksa dışarı böyle mi gösteriliyor onların içinde işte ben bir şey diyemiyorum bununla alakalı. Ama bildiğim en iyi yöntem, zaman. Şöyle bir öneride bulunabilirim sizlere, unutacağım diye ya da canınız yanıyor diye sakın alkole başvurmayın sakın. Bunu kendinize yapmayın. Sırf uyuyabileyim diye her gece alkolle girmeyin yatağa, az da olsa unutturuyor diye kendinize bu haksızlığı yapmayın. Kimse sizden değerli değil desem de yine kendi bildiğinizi okuyacaksınız evet ama, alkol kesinlikle çözüm değil kaldı ki sonrasında ciddi tahribatlar oluşturmuş oluyor. Anı unutacağım diye geleceğinizi lütfen tehlikeye atmayın.


Vay anasını dostlar, insanoğlu ne nankör insanlarız buna şaşıyorum şu an. Birlikteyken yaşanılan mutluluklar geliyor da aklıma yukarıda yazdıklarıma gülüyorum inanın. Nereden nereyeeee :) Ay değmeyen biri için kendinizi üzmeye değmez gibi bir klişe benden asla duyamayacaksınız. Kaldı ki, değmeyecek olsa bile zamanında gönül onu sevmişse, acısını da çekecek paşalar gibi yapacak hiç bir şey yok. Unutmayın ki, ne olursa olsun daha dünyada bu kadar görülmesi gereken yer ve yaşanması gereken güzellikler varken, kendinizi zarara sokacak acı unutma yöntemlerinden uzak durun kafi