Milleeeeeetttttt naber J
Konunun içinde seyahat olunca bi sevindim böyle bi kıpır kıpır oldum içim.
Böyle bi alıp başımı gidesim geldi bazı bazı diyarlara, gidip de dönmeyesim
geldi mesela Bozcaada’dan J
Ha sanmayın ki aşk acısı çekiyorum,
çektim bitti benimki. Benim amacım tüm tecrübelerimle iyi kötü siz de kabul
ettiğiniz sürece yardımcı olmak, işte ne biliyim ben yaptım siz yapmayın demek
ya da tam tersi ben yapamadım ama şimdi bakınca yapsam iyi olurdu dediğim
şeylerle ufkunuzu açmak. Anam ne haşin ufuk açarım belli değil J
Neyse, evet arkadaşlar ayrılık
acısına birebirdir seyahat etmek. Yemin ediyorum 100
psikoloğa bedel. Ha sanmayın ki psikologlar işe yaramıyor demek istiyorum. Tam
tersi, ben de gitmeyi düşündüm yoksa acıdan kafayı yiyeceğim sanmıştım
hayatımın belli bir döneminde. Şey aşk acısı çekiyordum da J Hep derler ya, “iyi de
kafamı da yanımda götürüyorum. Her yerde onu görüyorum. Gittiğim yerde de aynı
şey olacak.” Hahaha cicim kusura bakma ama sen ya yanlış yerlere gitmişsin ya
da yanlış insanlarla. Seyahate çıkarken hipnoz oldun, kötü anılardan arınıp
gitmeyin tabii ki. Ama çıkacaksanız aklınızda sadece şu düşünce olsun; “yeni
bir yeni keşfetmeye gidiyorum. Beni üzen düşünceler evet beynimin içinde farklı
rollerde beni üzmeye devam ediyor. Ama bu sefer ben galip geleceğim. Yiyeceğim,
içeceğim, gezeceğim, alışveriş yapacağım ve en önemlisi kafamı dağıtacağım.”
Bitti işte bu kadar net arkadaşlar. Ha kabul ediyorum, çok zor bu kafalara
girmek. Yeter ki gerçekten buna istekli olun.
Seyahatin neden önemi var biliyor musunuz?Ha ama şunu
ekleyeyim, ilk kez gideceğiniz bir yeri tercih edin. Mesela ayrıldığınız
kişiyle daha önce gitmemiş olduğunuz bir yer olsun. Tam tersini yaparsanız
baktığınız her yerde onu görmeniz kaçınılmaz olur. Seyahatler zaten hep güzel
değil midir? Yeni insanlar görmek, yeni lezzetler tatmak, yeni sokaklarda
kaybolmak, yeni kültürlerle tanışmak, fotoğraf çekmek, anı biriktirmek. Bu
açıdan baktığınız zaman daha yola çıkmadan yavaştan iyileşmeye başlamışsınız
demektir inanın bana. Yeter ki gerçekten istekli ve azimli olun acınızı
sonlandırmaya. Mesela bir çok yazı var “ayrılık
acısına iyi gelen şehirler” diye. Nedense ben buna pek katılmıyorum ya.
Yani özellikle belirli bir şehrin ayrılık acısına birebir iyi geleceğini
sanmıyorum. Zevk meselesi ya hani. Ne bileyim ayrılık acısı çekerken Venedik’e
gitseniz kanallardan birine atmak istersiniz kendinizi zannımca. Nihayetinde
boşanu demiyorlar aşıklar şehri, işte efenime söyleyeyim romantizmin başkenti
diye. Millet el ele göz göze sandallarla tur yaparken, sen içinde aşk acınla
onları izleyemezsin zaar J
Hayır izlememelisin de. Ne biliyim böyle bir durumda zannımca Afrika safarisi yapmak daha yerinde bir
seyahat planlaması olacaktır ;)
Arkadaşlar gideceğiniz ülkenin, şehrin, kasabanın bir önemi
yok. Yeter ki evde durup da acınızla yüzleşip, iyi şeyleri aklınıza getirip
hüngür hüngür ağlamaktansa iki günlüğüne bile olsa alın yanınıza size iyi
geleceğini düşündüğünüz bir arkadaşınızı alın basın gidin bir yerlere. Ha gönül
ister ki, cebinde çılgınlar gibi paran olsun işten yana sıkıntın da olmasın
ülkeden ülkeye geçiş yap, ayrıldığın insanı unutmadan da ülkene dönme J Yemin ediyorum hayali
bile bir daha aşık olmamak için yetti bana J
Ancak şöyle bir düşündüm de, ayrılık acısı çekerken ben
nereye gitmek isterdim diye, zannımca Küba. Ki benim hayallerimin ülkesi
Kanada, henüz gitmedim ama gideceğim kesinlikle. Ama biri için ağlıyorsam,
özlüyorsam, üzülüyorsam Küba’ya gitmek bana faydalı olur diye hissediyorum.
Devrim ruhunu hissetmek mesela, bu bile oraya gittiğimde aklımdaki adamı
hatırlamamam için bir etken. Otantik sokakları, kadınların büyük bir alışkanlık
ve zevkle sardıkları pruroları, dünya güzeli arabaları, yeşillikleri… Ben zaten
bu güzellikler içinde çoktan kaybolmuş olacağım ki adamın aklıma gelmemesi pek
tabii karşılanır zannımca. Siz de bir düşünün şöyle, nereye gitseniz hem daha
iyi hisseder hem de acınızı azaltabilirsiniz? Bakın peşin peşin şunu da
söyleyeyim, kalbiniz ve beyniniz evet yanınızda geliyor. Gittiğinizde bunların
tamamen silinmesini tabii ki beklemeyin. Bu seyahati terapi olarak görün ve
öyle çıkın yola. Aaa aklıma gelmişken konumuzla süper ilintili bir film var.
Hint sinemasına ait (karşınızda hint sineması aşığı bir bloger var J ) KRLALİÇE (QUENN
)filmi. Bakın bu filmi mutlaka ama mutlaka izleyin. Kız ayrılık acısı çekiyor
ve parası ödenmiş balayına tek başına gidiyor. Ne acı kalıyor ne de aşk.
Konumuzla süper uyumlu, aşk acısına birebir bir filmdir. Ay konu sinemaya kaydı
durun durun toparlıyorum ama sinema konusunu da ele alalım arkadaşlar. Örneğin,
aşk acısına iyi gelen filmler diye. Neden olmasın J
Velhasıl arkadaşlar, ön yargılı davranmadan –işte aklım da
beynim de benimle geliyor seyahate çıksam ne fayda- demeden atın kendinizi bir
yerlere. Acınıza tuz biber ekecek yerlerden uzak durun derim ama. İşte efenime
söyleyeyim Paris, İtalya, İspanya J
Şaka yapıyorum bunun kararını en iyi siz verirsiniz. Ki yukarıda da söylediğim
gibi illa belirli bir şehir olarak bakmak çok doğru gelmiyor bana ya da böyle
bir öneride bulunmak. Bana Küba iyi gelir dedim belki de size İngiltere iyi
gelecek. Ha illa yurt dışı olmak zorunda tabii ki de değil. Belki şehir dışı.
Ha ona da imkan bulamadınız şehrinize en yakın farklı bir lokasyon tercih edin.
İstanbul’da yaşıyorsanız Şile gibi mesela. Siz de kendi şehrinize yakın bir yer
tercih edin. Ha gönül tabii ki farklı bir ülke ve şehir görmek ister ama
işçiyiz biz anam kendi imkanlarımızla adamları unutmaya çalışacağız işte. Yahu
yine bir yere gidemedin çık bir işlek caddede dolaş ne diyeyim ben daha J
Demem o ki sevgili millet, aşk acısı çekerken seyahate
çıkarsanız bir taşla iki kuş vurmuş olursunuz. Mantıklı düşünün J Hem yeni bir yer
görmüş hem de adamın acısını hafifletmiş olacaksınız. Kapiş J
Aşk ve ayrılık acısı üzerine bir yazı yazdım. Okumak isterseniz tıklayın: aşk ve ayrılık acısı nasıl geçer
YanıtlaSil