Arkadaşlar eğer ki bu yazıyı ağlayarak yazmazsam iyi valla
:( Şimdi ilk aşklar neden unutulmaz
siz ne dersiniz acaba? Herkesin konuyla alakalı farklı, birbirinden değişiklik
fikirleri vardır. Ama galiba benim ki tamamen farklı. İlk Aşklar unutulmaz evet, çünkü adı üstünde ilk :) Ay tamam
zevzeklik yapıyorum, hazır mısınız ciddi ciddi yazmaya anlatmaya başlıyorum
çünkü :)
Millet, aslında baktığımızda çoğu "ilk" unutulmaz.
Mesela, ilk kez gördüğünüz bir şehir ülke vs. İkinci ya da üçüncü gittiğinizde
aynı şeyleri hissetmezsiniz öyle değil mi? Aynı heyecan, aynı merak, aynı bakış açısı. İlişkiler için de aynı durum geçerli. İlk kez karşı cins bir
insana normal sevgiden daha farklı bir his besliyorsunuz. İlk kez "elele yürümek" nedir bunun tanımını
bizzat yaşıyorsunuz. Şimdi normal sevgi nedir demeyin zira beni anladığınızı
düşünüyorum ya da öyle düşünmek istiyorum :) Bakın arkadaşlar çok hassas bir
konuyu yazıyorum, nolur şey etmeyin yani bana :)
Düşünsenize ilk kez birinin elini tutmak nedir bunu
tadıyorsunuz. İlk kez aşk cümleleri
kuruyorsunuz. İlk kez gece yatarken sabah tekrar onu görebilme umuduyla uykuya
atıyorsunuz kendinizi. Ya bunlar şahane duygular değil mi :) Valla kalpli göz
emojileri var ya yemin ederim ilk aşklar düşünülerek üretildi bak demedi
demeyin. Hayır benim kalbim mesela direkt gözüme fırlıyordu ilk aşık olduğum
adamı gördüğümde. Onu da geçtim yemin ederim bütün organlarım kendine uygun bir
yer arıyordu anatomim içinde. Çünkü onu gördüğüm an tüm organlarım yer
değiştiriyordu. Yemin ediyorum o yaşıma kadar heyecan nedir, kalp çarpıntısı
nedir, bir erkeği sevmek nedir bilmiyordum. Bilmiyordum ya inan olsun
bilmiyorum ki ben ilk kez aşık olduğumda 21 yaşımdaydım şimdi de 31.
Allah'ımmmmmmmm tam10 yıl yaa koca 10 yıl :( Ha şöyle bir şey tabii ki de ilk
baştaki gibi acıtmıyor insanın canını. Yahu sıkıysa acıtsın 10 yıldan
bahsediyorum ama hala aklıma gelir, hala adını sanını hatırlamakla birlikte
gülerken gözlerindeki engin mavinin nasıl huzur yaydığını dahi hatırlıyorum :)
Bir gülerdi millet, inan olsun dünyada ondan başka gülen bir insan yokmuş gibi
hissederdim. Konuşurken kurduğu cümleleri ki anlamsız bile olsa hafızama
kaydeder, yurda dönünce (okurken yurtta kalıyordum da ) bozuk plak gibi,
harfleri söylerken hangi harfi daha baskın söylüyorsa onu bile düşünür tebessüm
ederdim.
O da beni seviyordu, bence seviyordu :) Çünkü anam bendeki
paspallığı görün onu da geçtim ya valla cahil cühela biriymişim o zamanlar.
Sevgiliyle ne konuşulur, nasıl sohbet edilir, nasıl sıcak davranılır haberim
yok. Ben resmen buzdağı gibi oturuyorum, oysa o cıvıl cıvıl konuşuyor bense
sadece dinliyorum. Eğer bana bir şey sormazsa konuşmuyorum. Yahu ses rengimi
bilmiyordur belki de adam o kadar suskun puskunum yani. Ama şimdi ay durun
neyse şimdiye hiç girmeyelim :) O zamanların acısını çıkarıyorum diyeyim siz
anlayın :) Buna rağmen adam benimle görüşüyor ya, sevdiğini söylüyor. Bense
adama "ben de" diyemiyorum. İnan olsun diyemiyorum ya. Utanıyorum,
çekiniyorum, böyle bi tuhaf oluyorum falan. Adam benden pek bir şey
beklemiyordu aslında, sadece ona biraz ilgi göstermemi, canım dememi, elini
tutmamı, gülümsememi, iyi geceler ya da günaydın yazmamı, gün içinde arayıp
halini hatırını sormamı, hasta olduğunda ilgilenmemi bunları istiyordu. Yemin
ediyorum size sadece bunları istiyordu. Ama diyorum ya ilk görüştüğüm ilk
sevdiğim insan. Yemin ediyorum nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum ya. O
kadar heyecanlanıyordum ki, gülümsemeyi unutuyordum dupduru gözlerine bakınca.
Dalıp gidiyordum gözlerine, yüzünün her bir zerresine. Bir keresinde elimi
tutmaya çalıştı yemin ederim kıyamet koptu. Nasıl kızdım ya, nasıl bağırıyorum
nasıl elimi tutmak istersin diye. Nasıl masum ve salağım. Size şu kadar
söyleyeyim, onu kaybetmemdeki en büyük etken sadece salaklığımdı başka bir şey
değil.
Günümüzde tabi aynı şeyler olmaz. Herkesin gözü daha bir
açılmış, daha kendinden emin, daha her şeyden haberdar vs. Günümüz ilişkileri
başka bambaşka nedenlerden dolayı bitiyor. İşte aldatmak başta almak üzere
gerisini siz doldurun. Benim ilk aşkımla olan ilişkim de benim inanılmaz
derecede ilgisizliğimin kurbanı oldu anasını satayım. Adam haklı olarak beni
terk etti :( Yemin ediyorum aradan 10 yıl geçti acım dindi de pişmanlığım gram
geçmedi. Yalnız bu pişmanlık denen
his var ya, anaaaaa insanın içini gıdım gıdım yiyip bitiyor hani. Adam şimdi
evli mutlu çocuklu. Ben hala pişmanlık yaşıyorum :) Onun için sevgili blog
yoldaşlarım siz siz olun ne pişmanlık duyacağınız şey yaşayın ne de "bu insan tamamdır" dediğiniz
kişiyi kaybedici şeyler yaşayın. Sakın ha bakın ablanıza hayıflanmalara
doymuyorum :)
ilk aşklar unutulmaz, çünkü "ilk" olma özelliği
dünyadaki hiç bir şeyin yaşatamayacağı bir heyecan uyandırır insanda. Onun için
tekrar aşık olduğunuzda, aynı heyecanı hissedeceğini sanmayın. Olmuyor çünkü,
olmuyor :) Ha pesimist olmanın anlamı yok herkeste aynı değil mesela. Ben bir
daha heyecanlanmam diyordum son aşkımı yaşayana kadar. Ama tabi ilki kadar
şiddetli olmuyor millet. Onun için ilk aşkınızı bulduğunuza inanıyorsanız sakın
vazgeçmeyin ondan. Bazılarımız için geçerli değil, hele de günümüz kızları
4-5-6 büssürü erkeğe sevdalanıyor. Ama daha hayatına yeni yeni birilerini
almaya başlamış lolitalar var ya, hah siz siz olun eğer gerçekten aşıksanız ve
onun da sizi sevdiğinizi düşünüyorsanız savaşın millet. Ha kendinizi sakın ola
ezdirmeyin, kaybetme korkusunu yaşayın ve yaşatın her daim
ama unutmayın ki bir daha onu sevdiğiniz gibi sevemiyorsunuz :) Bu da size, ilk
aşkının değerini bilememiş abla tavsiyesi olsun :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder