Bugün hiçççç öyle eğlenceli şıkıdım şıkıdım yazılar sonra
efendime söyleyeyim böyle yüzümüzde hafif tebessümler yok valla. Bugünkü
konumuz çok ciddi arkadaşlar, hafife alınmaz. Çünkü neden? Çünkü bugünkü
konumuz bir insana güvenmek sonra o güvenin yıkılması ama öyle bir böyle bir
yıkım değil sonrasında ortada zerresi kalmamış güveni tekrar toparlamak ya da
toparlamaya meyletmek. Ayyy bunun sonu yok L Konuya güven ile ilgili çok sevdiğim birkaç cümle ile başlamak istiyorum,
buyrunuz.
“Güven ruh gibidir. Terk ettiği bedene asla geri dönmez.”
“Güven, bir kez kaybedilir devamı hep şüphedir.”
“Güven gözyaşı gibidir. Gözden düştü mü bir daha geri
gelmez.”
Örnekler tabii ki de çoğaltılabilir. Çoğu insan yaşamıştır
“güven” problemi. Dilerim ki ilk ve son olur, herkes için. Daha önce güvendiği
kişiden darbe almamış kimse belki anlayamaz belki aksini iddia eder ama boşuna
dememişler “insanı söyleten yaşanmışlığıdır” diye.
İlişkileri ele alalım. Düşünsenize çoookk seviyorsunuz,
belki kendinizden de çok karşı tarafa güveniyorsunuz. Klasik söz, “gözüm kapalı
güvenirim”. Nereye güveniyorsun arkadaşım ya da kime? Belki de karşı tarafa ona
çok güvendiğimiz için bizi ters köşe yapıyordur. Bilemeyiz. Ama şunu
söyleyebilirim ki, o güvenin boşa çıkması kadar acı, lanet, pislik başka bir
duygu daha yok. Seviyorsun yaa hunharca aşıksın ama ne oluyor, “ya aga kız beni
seviyor. Yediğim naneden de haberi olmaz kaldı ki uzaktayız zaten, koyver
gitsin.” Kusura bakmasın kimse ama kadın gerçekten hisseder hem de taa
iliklerine kadar hisseder. En ufacık sözden, kelimeden, hareketten, gün
içindeki telefonla aranma sayısından bile bir şeylerin ters gittiğini nefiiiiss
bir şekilde anlar. Hele de ruhunda biraz Sherlock Holmes varsa vay karşı tarafın
haline.
Haa diyeceksiniz ki, “e arkadaşım oldu. Ona güvenme buna
güvenme ne yapacağız bu kadar güvensizlikle?” valla canlarım buna herkesin
vereceği cevap ayrıdır. Benim önerim, kendine bile güvenme çoğu durumda. O
güvenin yarattığı hayal kırıklığını yaşamak istemiyorsan “kendimden çok ona
güveniyorum” cümlesini kurma, kurma arkadaşım. Hissetme de öyle.
Gelelim “şüphe” denklemine. Güvenin zedelendi peki ya
sonrası? İşte o sonrası hep şüphe ama inan olsun hep şüphe. “acaba-lar” beynini
kemirirken soru işaretleri cirit atar bütün hücrelerinde. Belki inanmış gibi
yaparsın ama asla inanamazsın. Senin elinde değil ki bu, yaşadığın tecrübe
edinimi bu sadece. İşte o zaman, o güvenmediğin insana hayatında en
kestirmesinden yol vereceksin. Yol vereceksin ki kendi akıl ve ruh sağlığından
olmayasın. Paranoya, sinir bozukluğu, manik depresif ataklar. Ne gerek var bee
bir kere geliyoruz dünyaya. Onu da tek bir kelime “güven” yüzünden zehretmeyin
kendinize. Kendinize gelin burada tecrübe konuşuyor J
Toparlayamazsın güzel arkadaşım asla toparlayamazsın. Gün be
gün artar o içindeki şüphe kurtçukları. Rüyana kadar girer be sen ne diyorsun. Arar
seni, “aşkım merak etme sinemada olacağım. Ararsan açamayabilirim.” Der. Eee
içinde şüphe varsa gel de inan. Hayır inanmak bir şey değil de yanında kiminle
gittiğidir asıl problem. Ya da gerçekten sinemaya mı gitmiştir. Hatta ve hatta
“benim bitanecik sevgilim, çok yorgunum yatmadan sesini duymak istedim. Yatacağım
haberin olsun.” Acaba mı? Tamam bee yatmıştır adam kendine gel dersin sonra asıl
bomba düşer güzelim yüreciğine; bir kadınla mı birlikte yok canııımm birlikte
mi yatacaklar?” yahu daha neler. Onun için diyorum ya,
kendinize kötülüğünüz dokunmadan uzaklaş adamdan.
Ha bilirim tabii öyle pat diye bitmez hiç bir şey içinde varsa sevgiye ve aşka dair derin enginler, her şeyi göze alırsın. Güvensizliği de, şüpheyi de, ilgisizliği de, daha az sevilmeyi de neyse artık. Korkarsın yaa onsuz nefes alamamaktan, unutamamaktan, tekrar aynı hisleri hissedememekten falan filan. Ama ölümlerin bile unutulduğu şu dünyada, size değer vermeyen, ne hissedeceğini düşünmeyen, kendi istekleri dışında sizin gözyaşlarınızı hiç sayan adamlar için de yıpratmayın kendinizi derim ben naçizane. Kolay değil birini sevmek, inanmak, güvenmek... Ve bunları hissettiğiniz an bırakmak istemezsiniz ama lütfen arkadaşlar yukarıda da belirttiğim gibi size en az sizin değer verdiğiniz kadar değer veren biriyle olun. Umursasın sizi ve düşüncelerinizi. Sizi üzmek temel hedefi olmasın sevginizi kullanıp. Sen karşı tarafı mutlu edeyim derken kendi mutluluğu hiç sayma. Hiç kimse ama hiç kimse değerli değil sizden değerli olmamalı. Kaldı ki, zaten yok olmuş bir güven varsa ortada ve karşı tarafın umrunda olmadan hala kendi bildiği gibi davranmaya devam ediyorsa senin geceler boyu yaşlarla ıslattığın yastıklara inat, bırak gitsin. Bu da benden dost nasihatı olsun.
Unutmayın, “güven bir kez kaybedilir. Devamı hep şüphedir.”