Tavla, dünyadaki en eski oyunlardan olup her milletçe sahipleniliyor
arkadaş. Yok bizim millete ait yok biz bulduk diye. Yavaş yaa sakin olun, tavla
kesinlikle Türkiye’nin Trabzon eyaletinin Akçaabat kasabası menşeili bence.
Hatta direkt bana ait, ilk bizim evde bulundu J
Yukarıdan da anlaşılacağı üzere bugünkü konumuz,
canıııımmmmm bitanecik oyun tavla. Tavla oynamayı bilmeyenleriniz illaki vardır
ve pek tabii ki normal. Ama ben de öyle bir kafa var ki tavlayla ilgili, sanki
hiç kimse tavla oynamayı bilmeme hakkına sahip değilmiş gibi. Ne demek tavla
oynamayı bilmiyorum, kalk git ortamdan be terbiyesiz diye kızasım geliyor J Arkadaşlıklarımı bunun
üzerine kuruyorum.
. Merhaba ben Gamze, tavla oynamayı bilir misin?
. Hayır bilmiyorum!
. Kalk git bee bi de oturmuş karşıma çay içiyo, la bas git J
Evet durumum vahim ve abartı farkındayım ama sevilmez mi?
Tavla oynamayı bilenler şu an beni çok daha iyi anlıyordur diye düşünmekteyim.
Gün içinde hiçbir şey yapmasam da olur nerdeyse; tavlam, kahvem ve rakip kafi
şu fani ömrüme. Abartmıyorum hunharca, çılgınlar gibi, aç susuz, bitap bir
şekilde tavla oynadığımı biliyorum. Tabi öyle ki karşınızdaki de en az sizin
kadar tavla oynamayı sevmeli, bağrına bağrına basmalı 2 zar 30 pul canııımmm
platformu J Ben bu konuda şanslı olanlardanım. Allah çiftleri bilip de birbirlerinin
karşısına çıkarıyor bak emin olun.
Şimdi gelelim “tavlamak” fiilinin “tavla” ile bağlantısına.
Bakın size minnak bir tüyo vereyim, bilmeyenler acilen tavla oynamayı
öğrenmelisiniz. Tüyomuz şu, fena halde birinden hoşlaşıyorsunuz. Karşılıklı geldiniz
konuşuyorsunuz adamdan atak beklemeden sen direkt konuya girmek istiyorsun.
Çözüm çok basit; TAVLA J
“Berkecancığım tavla
oynamayı bilir misin? Ben çok severim. Hadi oynayalım mı, bi güzel ifadeni
alayım.” Deyin ve gerisine karışmayın. Boşuna kullanılmıyor herhalde “tavlamak”
ifadesi. Yani buradan pay biçin işte daha ne diyeyim. Demek ki ilişkilerin
tavla oynamak ile bi ilgisi var ki, “tavlamak” diye bir tabir pelesenk olmuş
dilimize. Yani sırf birini tavlayacağım
diye de gidip sabah akşam kasıp da tavla oynamayı öğrenmeyin tabi. Ama tavlamak
fiili kesinlikle buradan geliyor olmalı. Tavla oynarken bir bakmışsın rakip
olmaktan çıkmış karşındaki kişi. Anaa o ne göz süzmeler, o nasıl laflar
iltifatlar. İşte bundan dolayıdır, birinin arkadaşlık teklifi kabul edildiğinde
“tavladım” ifadesinin kullanım nedeni J
Bence öyle valla.
Buradan da yola çıkarsak, hadi hep birlikte mantık kuralım.
Şimdi ben tavla oynamayı çok seviyorum. E benim erkek arkadaşım da çok seviyor.
Ama o zamanlar ortada bi tavlanma durumu söz konusu değil. İki yakın arkadaş
olarak her Allah’ın günü bıkmadan tavla oynuyoruz. Pullar cirit atıyor yerlerde
o kadar gaza gelip pat küt oynuyoruz. 7 ay boyunca tavla oynanır mı her gün?
Biz oynadık valla ve sonuç, tavladık birbirimizi J
Tavlanın kişileri birbirine yaklaştırma özelliği var.
Bu arada tavlacığımızın tarihi MÖ. 3000’li yıllara kadar
dayanıyor sakın ola hafife almayın. Osmanlılarda bile tavla önemli bir yer
tutuyor. Hem de yükseliş dönemlerinde çılgınlar gibi tavla oynanmış düşünün.
Buyurun işte tavlanın faydalarında biri daha J
tavla = Yükselme Devri J
Velhasıl kelam, tavlanın faydaları saya saya bitmez
arkadaşlar. Devletlerin yükselişinden, ilişki oluşumuna kadar birçok faydası
var güzide oyunun. Tavla bir oyun değil yaşam biçimidir bu böyle biline J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder