Arkadaşlar Balat; İstanbul’un en eski semtlerinden olup
Fatih ilçesinde yer alan şirin mi şirin, renkli mi renkli, sıcak mı sıcak
semtlerinden biridir. Zaten İstanbul tarihi doku anlamında sağolsun gözümüzü
gönlümüzü ziyadesiyle doyuruyor da böyle Balat gibi bazı semtleri aynı zamanda
görsel şölen sunuyor ziyaretçilerine ya şaka gibi J
Yani Balat göze hitap ediyor olabilir ama tarihi önemi de
yadsınamaz hani. Yahu zaten baktığımızda İstanbul’da ikamet etmemiş bir millet
yok denecek kadar azdır. Jeopolitik önemden mi dersiniz, köprülerinden mi
dersiniz, peygamberin sözlerinden mi dersiniz bilemem ama insanlarda “la
ölmeden yaşanması gereken şehirlerden” diye bi izlenim uyandırıyor zannımca
İstanbul. Oysaki yaşayan bin yaşamayan bir pişman J Bakın konu yine firar ediyor
ki hemen fark ettim ve Balat’a geri dönüyorum.
Yemin ediyorum bir insanın başına ne gelirse sosyal medyadan
geliyor inanın. O meraktan gelme olayı eskidendi daha sosyal medya hayatımıza
bu kadar hükmetmeden önce. Yani S.M.Ö (sosyal medyadan önce) ve S.M.S (sosyal
medyadan sonra) diye ayrılıyor artık hayatımız. Oysaki ne masummuşuz S.M.Ö önce
ne kadar da çocuksu J
Ay şimdi isyan edecekmişim gibi durdum da yok yok gayet güzel şeyler söyleyeceğim.
Sosyal medya sayesinde, ülkede gizli kalmış yerleri keşfediyoruz resmen.
İnstagramı bi açıyoruz anaaammm o da neeee ne kadar da güzel bi yeeerrr diye
gözlerimiz yuvalarından çıkmak suretiyle pörtleyip dilimiz ağzımıza sığamaz
duruma gelmiyor mu? Acilen o gördüğümüz yere gidip iki kare de biz çekmek
istemiyor muyuz? Yeminle bu sosyal medya sayesinde bilmediğimiz birçok kuytu
güzelliği keşfetmeye başladık ha.
Bknz: Balat J
Pek tabii ki de Balat’ı biliyor, duyuyor, hakkında az çok bilgi sahibiydik birçoğumuz.
Ama gidip o tarihi dokusunu hissetmek, o çocuk seslerinin cıvıl cıvıl tüm
sokakları sardığı, birçok kültüre yıllar boyu ev sahipliği yapmış olan güzelim
semti yaşamak ve bu deneyimleri fotoğraflamak paha biçilemez. Rengârenk evler
arasında hatta binadan binaya ip gerilip çamaşır asılmış görüntüleri yok mu,
dünyanın hiçbir yerinde bu kadar doğalını bulamazsınız valla. Ne gerek
pasaporttur vizedir ekstra bütçedir işlere. Bir Pazar atlayın gidin valla
Balat’a, alın size Prag J
Haa durun yaa çok attım dimi. Ne yani Çek Cumhuriyeti’nin Prag’ı varsa bizim de
Balat’ımız var nabeerr J
Mimariyle mimari, turistik geziyse turistik gezi, kültürse kültür.
Ben de naçizane Balat’a gitmiş, hissetmiş, deneyimlemiş ve
fotoğraflamış bir insan olaraktan sizinle bu yazıyı paylaşmak istedim. Bir de
kalabalık oluyor ki sormayın. Ama nasıl olmasın. Her bir sokak renkli eskimiş
binalarla çevrili. Ay semt bir de yokuş ki sormayın. Bu biraz sıkıntı belki ama
merdivenlerle kolaylık sağlanmış tabii ki. Sırf biz gezi tutkunları sıkıntı
yaşamayalım diye. Yoksa orada oturanlar için değil ha J Kıyamam bir de Balat
sakinleri alışmış mütemadiyen insanların ziyaretine gelip fotoğraf çekmelerine,
kimse yadırgamıyor hatta gayet de umursamaz görünüyor inanın J
Balat’ın en güzel özelliklerinden biri de gerçi bu
İstanbul’un pek çok semti için geçerli bir özellik, farklı dinlere aynı bölgede
ev sahipliği yapması. Bir bakıyorsun sağda Ferrüh Kethüda Camii hemen solunda
da Rum Ortodoks Kilisesi mevcut. Pek güzel çok güzel bir kontrast bence. Emin
değilim ama bu özelliği dünyanın birçok yerinde bulamazsınız valla. İstanbul’un
en sevdiğim özelliklerinden valla, islam dışında da birçok dine ev sahipliği
yapmış olması. Nihayetinde biz sevgi diniyiz, herkese kucak açmalı, bağrımıza
bağrımıza basmalıyız J
Neyse nihayetinde size bir turizmci gibi ahkam kesmeyeceğim
arkadaşçıklarım. Naçizane gördüklerimi, hissettiklerimi paylaşmak istedim
sizlerle. Gidilmesi görülmesi gereken yerlerin başında gelir diye de ahkam
kesmeyeceğim merak etmeyin. Hep söylediğim gibi zaten, kimsenin zevkine herkes
karışamaz J
Bir sonraki durağımızda görüşmek dileklerimle, kucak dolusu
sevgiler saygılar efenim J
J J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder