Sevgili millet, birçoğumuz film izlemeyi sevmiyor. Anlamıyorum biliyor musunuz yani tuhaf geliyor bana film izlemeyi sevmemek. Yani zevktir tamam herkes sevmek zorunda değil, yani başka hobiler vardır valla anlıyorum ama film izlemek neden sevilmez ya yok anlıyorum diyorum ama anlamıyorum galiba :) Ne biliyim yani bi Old Boy sevilmez mi? Tabi izlediyseniz inadınızı kırıp :) Ya da bi Bonnie and Clyde aaaa en önemlisi bi Otomatik Portakal :) Soğuk kış gecelerinde hele de yalnızsanız, bir kaç sayfa kitap okuduktan sonra siz de dünya sinemasının güzelim örneklerinden bir tane açıp izlemiyor musunuz? Ama film seven insanlar var ya, baş tacısınız valla. Bayılıyorum onlarla film sohbeti etmeye, önerilerde bulunup öneriler almaya. Ben çok izliyorum millet ve ayrıldığım dönem de tabii ki ben de acı çekip üzüldüm. Böyle yazıyorum diye sanmayın ki taş kalpliyim, üzülmüyorum ayrıldıktan sonra. Ne biliyim ya da dert etmiyorum kendime ayrılığın hüzün kokan yalnızlığını hele de çok aşıksam. Ama işte böyle oturup oturup ağlamalara üzülmelere gerek yok. Yeteri kadar ağladıysanız biraz da toparlanma vaktidir. Bi kendinize gelin :) Deneme yanılma yöntemiyle tecrübe ettiğim durumları paylaşıyorum bakın değerinizi bilin :) Film izlemek bunların eennnnn başında geliyor, hazır mısınız :)
Şunu çok iyi biliyorum, o ayrılık acısını yaşıyorken canınız bir şey yapmak istemiyor. Elinizi kolunuzu kaldırıp da hareket etmek bile istemiyorsunuz. Ağlamak, üzülmek, dertlenmek istiyorsunuz içinizden gelen derin hüzünle birlikte. Ama zorlayacaksınız kendinizi. Azmedeceksiniz, acıdan sıyrılıp eski sevgilinizi tez elden aklınızdan çıkarabilmek için. Bunun için tabii ki pek çok yöntem var en azından biraz hafifletmek için acıyı. Yahu boşverin Allah başka dert vermesin. Ayrılık acısını şimdi güzel bir kaç film önerisiyle az çok yatıştıracağız millet :)
Hint sineması herkes sevmez, müziklerinden danslarından haz etmez. Saygı duyuyorum ama vereceğim önerileri göz ardı etmeyin ve ilk olarak bu önerdiğim filmi izleyin. Hindistan yapımı, Kraliçe ( Quenn ) 2013 yapımı. Baktığınız zaman kült bir film değil ancak ayrılık acısı çekiyorsanız emin olun bu film size çok iyi gelecek. Kafanızı dağıtacak ki bunu aslında izleyeceğiniz çoğu film zaten başarabilir. Ama bu filmin verdiği mesaj tam ayrılık acısı çekenlere yönelik. Evliliğine bir kaç gün kala terk edilen bir kadının, Paris'te geçirecekleri balayına tek başına gitmesi ve yaşadıklarını anlatıyor. Bakın neler oluyor sonrasında işte. Bir şey söylemeyeceğim başka, sadece izleyin ama öncelikle bu filmi izleyin derim.
Diğer önereceğim film, 2006 yapımı Holiday. İçinizi sıcacık yapacak, yüzünüzde minnak tebessümler oluşturup size iyi gelecek başka bir film. Ayrılık acısı çeken iki kadının tatil için birbirlerinin evlerini kiralaması ve sonrasında gelen yeni aşklar. Kült filmim değildir ancak içinizde bulunduğunuz ruh haline iyi gelecek sıcak bir filmdir.
Aşk acısıyla uzaktan yakından alakası olmayan bir film önerisinde bulunmak istiyorum şimdi de, Bonnie and Clyde. Arkadaşlar gerçek bir hikayeyi anlatan bu filme bayılacaksınız :) Ha sırf öneride bulunmak için bulunmadım yanlış anlaşılmasın öyle olsa Otomatik Portakal'ı öneririm :) Ama bu film de size o kadar iyi gelecek ki buna çok eminim, aklınıza başka bir şey gelmeyecek inanın bana. Kendinizi kaptıracaksınız. Ha şunu söyleyeyim çok eski bir film 1967 yapımı :) Ama bu tarih gözünüzü korkutmasın, kesinlikle izleyin.
Tabii ki de olmazsa olmaz, şeker kız Candyvari canııımmmm fransız Audrey Tautou'nun o klasik filmi Amelie. İçinizi ısıtmakla kalmayıp, size kendinizi o kadar iyi hissettirecek bir film ki bu film, aşık olmanın kötü bir şey olmadığını tam tersi aşık olduktan sonra hayatımızı nasıl da eğlenceli ve renkli bir hale getirebileceğimizi anlatıyor film. Şiddetle tavsiyemdir. Ha bakın dip not: o filmlerde gördüğümüz aşklar gerçek değil ha sakın rüzgara kapılmayın. Realitede yaşıyoruz, izleyin geçin emi :)
Ve son olarak Eternal Sunshine Of The Spotless Mind ( Sil Baştan ) bu film tam tersi canınızı yakacak benden söylemesi. Gerçi film izlemeyi sevmeyenlerin bile bildiği, az çok hakkında fikir sahibi olduğu bir filmdir diye tahmin ediyorum bu film. Jim Carrey'in varlığı dışına çıkan şahane bir başyapıt. Ayrıldık diye unutulabiliyor mu ayrıldığımız kişi? Peki onu hatırlatan şeyleri nasıl yok etmek gerekiyor hayatımızdan? Bütün çareler var olsa bile gerçekten istiyor muyuz peki onu unutmayı? Aşk filmi diyorsanız o film bu film ya da romantik ya da hüzün ya da duygusal ne diyorsanız artık. Şunu çok iyi biliyorum, bayılacaksınız filme. Acı çekeceksiniz bu filmi izlerken söylemedi demeyin, efkarlanacaksınız. Ama şunu da bilin, daha iyi hissedeceksiniz.
Arkadaşlar aslında listeyi uzattıkça uzatabilirim. Daha neler neler var bir bilseniz aklımda. Not Defterinden tut, Cesaretin var mı Aşka'ya kadar. Ama şimdilik bu kadar yeter diye tahmin ediyorum. Önerileri dikkate alın, ama ilk tercihinizi Kraliçe'den yana kullanın. Daha iyi bir film olduğu için değil, size süper hissettirecek bir film olduğu için :) Hadi şimdi kalkın, alın kahvenizi başlayın ilk matinenize emi :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder