2 Ekim 2016 Pazar

# aşık insan nefret eder mi # aşık olmak ve nefret etmek

AŞK VE NEFRET!


Birbirleri arasında incecik bir çizgi olan, biri bitince diğeri başlayan iki birbirini tamamlayan his; Aşk ve nefret. İkisini aynı anda yaşamak mümkün değil benim nazarımda. Aşkın olduğu yerde nefrete nefretin olduğu yerde de aşka yer yoktur diye düşünüyorum. Çünkü bu ikisine aynı zamanda bağlı ama bir o kadar da zıt iki duygu aynı anda aynı bünyede ve tek kişiye karşı hissedilmez. Biyolojik olarak mümkün değil yok yaa psikolojik olarak mı yoksa? Amaaann önemli mi :)

Pek güzel değil mi, birine aşık olmak. Hayatın ondan ibaret olduğunu sanmak, dünyanın onun etrafında döndüğünü düşünmek , geri kalan her şeyin ve herkesin yok olduğunu hissetmek. Evet biraz abartmış olabilirim ama yok mu böyle deli aşıklar, var tabii ki. Gözü karadır bu tiplerin. Sevdikleri kişi için yapamayacakları hiç bir şey yoktur. Alırlar herkesi karşılarına. Savaşırlar sevdikleri ve de aşkları için. Sonrasında alırlar boylarının ölçülerini birçoğu ama olsun, seven için savaşmak sevişmekle eş değer değil midir ki zaten? Sevmek güzel şey arkadaşlar. Yüreğin kaburgalar arasından fırlayacakmış gibi atması, gözlerdeki ışıltının aşktan kaynaklanıyor olması. Sevmek olduğu kadar kavgalar da tatlıdır aslında karşında sevdiğin biriyle çıkıyorsan savaş meydanına. Anlatılamaz aslında yaşanır derler ya o misal işte. Bir his en iyi nasıl tarif edilebilir ki kaldı ki bu his eğer aşksa! Hissetmek lazım taaa yürekten, en içten gelen tarifsiz his ve heyecanla. Şöyle hissediyorum böyle yaşıyorum diye tanımlayamaz ki insan kendini. Aşkın tarifi mi olurmuş hem, hadi nefreti anlat bakalım şimdi de? Duyguların tarifi yoktur a dostlar. Şiddetini de anlatamazsın. Görme engelli bir insana kırmızıyı anlatmak gibi bir şey işte. Deneyimlemeden nasıl anlamasını beklersiniz aşkı yaşamamış birinin sizin hissettiklerinizi? Yine soruyorum o zaman, ya peki nefreti?


Evet birbirlerinden ayrı ama bir o kadar da yakın iki duygu. Aşk ve nefret… Aynı anda birine aşıkken yine o kişiden nefret edemezsiniz ki. Mümkün değil bi kere. Yahu seviyorsunuz hatta kör kütük aşıksınız. Gözünüz ondan başkasını görmüyor, başkasına ona hissettiğinizin yarısı kadar bile hissetmiyorsunuz. E böyle bir his aynı anda nasıl nefreti barındırsın aşktan dolup taşan yüreğinde? Tam tersini düşünelim. Birinden nefret ederken aynı anda sevebilir misiniz? Gerçekten mümkün değil. Biri bitince diğeri başlar kuvvetle muhtemel. Ha bunu savunanlar var tamam saygı duyarım ama benim aklım almıyor ki inan olsun.

Çok kötü değil midir sizce de; birine deli divane aşıkken aşkın yerini nefretin alması? Bi düşünün. Zamanında “onun için yapamayacağım şey yok” derken gün gelir “canı cehenneme. Bana uzak Allah’a yakın olsun” demek. Ne yaşanır ki çiftlerin arasında böyle nefret etmelerini sağlayacak? Aldatma mı? Yalan mı? Kıskançlık mı? Bunlar yaşanmış olsa bile, hangi ara aşkın bitiyor da nefrete bağlıyorsun duygularını diye sormazlar mı insana? Belki böylesi daha mı iyidir? Ayrılık acısını atlatmanın en kestirme yoludur belki de nefret etmek. Ama bakın diyorum ya, “ayrılık acısı” diye. Ayrılık acısı çekiliyorsa zaten sevilmiş o kişi, benimsenmiş tüm yaradılış özellikleriyle. Ha belki bunun adı alışkanlık belki saplantı belki tutkudur. İster çok sancılı sıkıntılı bir ilişki olsun. İster her gün kavga ediyor olun. İster bir küs bir barışık günleriniz geçsin. Yine de aşıksanız o kişiye nefretin sırası henüz gelmemiş demektir. Haa sanılmasın ki her ilişki bitiminden sonra nefret ediyor kişiler eski aşklarından. Tabii ki de hayır. Arkadaş kalanlar mı yok mu pek tabii ki de var olacak da. Ama bazı ilişkiler var ki, bitmesi ölümle eş değer. Ölsem bu kadar canım yanmaz dedirten cinsten. Ölse gözümden yaş gelmez diyorsanız zaten artık nefret boyutunu da aşmışsınız demektir. Ama merak ediyorum, ne yaşanmış olabilir bir ilişki bitiminde bu kadar gözü kara nefret ettirecek?


Kızarsın, küfredersin, üzülürsün, ağlarsın, kötü konuşursun belki arkasından. Ama ayrılıklarda hep güzel şeyler gelmez mi insanın aklına? Ne kadar kötü olay yaşanmış olursa olsun, seven yürek izin vermez bir anda güzel şeylerin yok olmasına. İşte bunun savaşı verilir ya zaten ayrılık aşamalarında. Nasıl olacak sorusu çılgınlar gibi yer bulur kendine hem gönül hem akıl çemberinde. Ha olmasına oluyor. Gözde büyütülecek bir şey yokmuş meğer. Ama o alışkanlık var ya işin asıl kötü tarafı da bu işte. Alışkanlıklardan vazgeçemiyor insan sevdiğinden geçtiği gibi.

Arkadaşlar, aynı anda bu iki zıt duyguyu hissetmek insan doğası gereği etik değil bence :) Etik değil derken mübalağa yapıyorum tabi ki. Ama mümkün değil bunu bilmek gerek. Biri bitince başlar öteki. Aşık olduğun kişiden yaşanmış bazı olaylar çerçevesinde nefret edebilirsin. Ya da zamanında nefret ettiğin bir tip gelip senin hayatının ortasında kendine yer edinebilir çok normal. Ama biri çıkıp da diyemez ki ben aşık olduğum kadar nefret ediyorum ondan diye. O zaman onun duygularından şüphe ederim ben arkadaşım. Ya yeteri kadar aşık değildir ya da nefret edecek kadar uzak. İkisi de zor duygular değil mi zaten? Aşık olmak ne kadar zorsa birinden nefret etmek de aynı misal. Kaldı ki bu kişi zamanında aşık olduğun kişiyse eğer. Ama bazı şeyleri, görmek bilmek yaşamak nefretin daha kolay yer bulmasını sağlıyor insanlarda bunu da böyle kabul etmek gerek. Hiç kimse durduk yerde birinden nefret etmez. Ha aşkın açıklaması yoktur. Şuyuna buyuna aşık oldum diyemez insan belki ama nefretin bir çok nedeni vardır. Küçük bir şey dahi olsa tetikler bu duygunun ayyuka çıkmasını.
Aşk ve nefret; birbirinden bağımsız ama bir o kadar birbirlerine yakın iki duygu. Zıtlıkların ahenkle dansı. İki büyük his, iki ayrı nokta. Aşık olmak zor nefret etmenin de altta kalır yanı yok hani. 



Umarım ilişki sonunda nefret edecek şeyler yaşatmaz size aşkınız. Onun yükü de ayrı bir ağır geliyor çünkü. Aşk güzel bir duygu da nefretin getirdiklerinden korunmanız dileğiyle…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder