Vay anasını dostlar, tarihimin en uzun başlığını attım iyi
mi? Parmaklarımın ayarı yoksa demek J
Neyse millet, sizce “Deniz midir huzur veren yoksa bizim içimizdeki engin
huzursuzluk mudur denizi sevdiren?” ne dersiniz? Kötü durumlarda daha doğrusu
ruh halimizin pek de yerinde olmadığı durumlarda bayılırız bir şeylere anlam
yüklemeye. Takipçiler hatırlarsa, geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili gün
batımını işlemiştik. Mutsuzken pek severiz ya gün batımı seyrini. Dalarız ya
hayal dünyalara hah işte o misal. Denizi fotoğraflamayı da severiz, durup
seyrini de, yansıttığı o tuzla karışık huzur kokusunu da. Ayy ne çok huzurdan
bahsettim. Ama nihayetinde ihtiyacımız olan yegane isteklerden değil mi; huzur…
Biri çıkıp da diyebilir mi, “ben deniz sevmem diye” cevap
veriyorum, aslaaa. Yani en fazla yüzmeyi sevmezsiniz ama çoğumuz deniz seyrini,
o engin maviyi içimize çekmeye bayılırız. Bazı şeylere olduğu gibi denize de
biz mi böyle bir anlam yüklüyoruz yoksa gerçekten rahatlatıcı bir etkisi var mı
hep birlikte bunu ele alacağız. Sıkı durun, bilirkişi yine iş başında J
Yani denizdir, okyanustur, deredir kısacası su severiz.
Neden mi? E baktığımız zaman dünyanın 4/3’ü sularla kaplıdır. Vücudumuzun da
%60 kadarı sudur. Demek ki neymiş, su hem dünya hem de bizler için önemli bi
nimet. Buyrun size mantıksal çıkarım. Tamam olayı çözdüm. Yani filozof olacak
kızdım da işte yazıya verdim kendimi düşünmekten ziyade J Arkadaşlar tamam su var
olabilmemiz için gerekli hatta şart olan bir gereksinim. Tamam buna lafım yok
da neden enginler bizlere huzur verir? Neden deniz kenarında seyre dalarız
derin deryayı? Bu sana has bir durum demeyin sakın, deniz seyretmeyi sevmeyen
kimse yoktur diye tahmin ediyorum. Dediğim gibi yüzmekten bahsetmiyorum, izlemekten
bahsediyorum.Çoğu durumda olduğu gibi yine kendimden örnek vererek devam etmek
istiyorum müsaadenizle J
yaşım o zamanlar daha 18 (hey gidi yıllar) üniversite sınavına hazırlanıyorum.
Ama bir görün kazanmam lazım böyle bir azim yok. Hunharca, çılgınlar gibi ders
çalışıyorum. Trabzonlu olunca bir de genelde bütün evler deniz görür hak
verirsiniz ki. Bizim de ev denize sıfır. Yani arka balkondan atlasan denize
düşersin inan olsun JNeyse
çılgınlar gibi ders çalışıyordum dedim ya, hah işte dersten bunaldığımda
çıkardım hemen balkona. Denizi izlerdim, izlerdim, izlerdim. Belki 1 belki 2
saat belki de sadece 10 dakika. İnan olsun rahatlardım. Kafamı ve içimi
boşaltıp dönerdim yine dersimin başına ve daha konsantre olmuş, daha sakin bir
şekilde. Demek ki neymiş, denizin rahatlatıcı bir özelliği varmış. Ben böyle
hissediyorum diye de genelleme yaptım ya helal olsun bana. Böyle bir bencillik
yok yalnız J
Aslında belki de su sesidir bu etkiyi yaratan. Nihayetinde
çoookk eski çağlarda hastalara su sesi dinletilirmiş tedavi amaçlı. Hatta biraz
magazinsel olacak ama, şarkıcı Işın Karaca’nın çocuğu çok hastaymış ve
hastanede yatarken Karaca çocuğa devamlı su sesi dinletmiş uyku halindeyken. Ve
çocuk hızlı bir şekilde iyileşmiş. Bunun sonucu olarak da Karaca gidip koluna
yunus dövmesi yaptırmış minnet amaçlı. Doğru ya da yanlış bilemem ama
nihayetinde suyun yatıştırıcı ve huzur verici bir etkisi olduğu su götürmez bir
gerçek.
Neyse millet onu bunu bilmem ama deniz görünce mutlu oluruz.
Daha önce hiç deniz görmemiş bir çocuk sevinciyle karşılarız denizi her
gördüğümüzde o mutluluğu. Yüksek bir dağı geçtikten sonra karşımıza uyuyan
güzel olarak serilen o enginliği. Tebessüm oluşturur yüzlerde. Mutluluk
tohumları eker feri gitmiş yüreğimize. Belki bir anımız vardır denizle ilgili,
belki de beklediğimiz biri. Belki sadece mavi rengidir bizi kendine çeken.
Belki de bakınca görmediğimiz ama içinde yaşayan milyonlarca canlının var olma
düşüncesidir deniz sevme nedenimiz. Derler ya, sevmenin nedeni olmaz diye. Bu
da öyle bir şey değil mi aslında? Siz hiç kumlara oturup gün doğumunun ufuktan
yükseldiği tan vaktinde, içinizde bir umut ya da mutlulukla, kıyaya değen minik
dalgaların yumuşacık sesiyle kendinizden geçmediniz mi? Peki deniz üstündeki
yakamoz aksi? Yani arkadaşlar nice huzura gebedir deniz ve o engin mavi.
Aşk kokan hayallerimiz bile genelde deniz kenarlarında
geçer. “şimdi olacak sevgilin yanında. Deniz kenarında hafif üşürken
yaslanacaksın omzuna.” Diye hayaller kurmadık mı ya. Ay yoksa sadece bana has
bir durum mu bu? JYani
pardon da deniz önemli olmasa, binaların denize bakan daireleri bu kadar pahalı
olur muydu ha? Ya da lüks restoranlar, kafeler, gece kulüpleri denize sıfır
olur muydu?
Ve daha neler neler. Diyorum ya herkes bir anlam yükler
sevdiği şeylere ve denize. Kimi huzur bulur, kimi mutlu olur, kimi dinlenir ve
kimi de bekler. Denizden gelecek haberi, umudu bekler. Gönlünde kalıcı sevgilini,
denize uğurlarsın. Ve yine denizden beklersin dönmesini. Issızdır sessizdir
kimi zaman mavi derya, gözyaşlarını karıştırırsın sonsuzluğuna. Özlemini
dindirmeye çalışırsın, soluksuz ufuğundaki gizemle. Her geçen gemide, her dalga
sesinde, her yosun kokusunda ararsın yoluna sayısız sevgi sözcükleri ektiğin
gideni. Denizle dertleşirsin, ancak deniz anlar senin o huzursuz halinden.
Ancak deniz anlar senin suskun dilinden. Götürdüğü gibi geri getirecektir
aklındaki, gönlündeki, gözlerindeki, özlemindekini. Her giden geride üzgün
bekleyen bırakır. Bunun karası, havası, denizi yok belki ama deniz bekleyişinde
sana ev sahipliği yapar. Yalnız bırakmaz seni o şafak günlerinde. Hem acına hem
huzuruna ortak olur işte. Bağırır verdiği dalgalarla, “bekle, sabret, inan.
Götürdüğüm gibi geri getirmeyi de bilirim beklediğini.” diye. Düşünüyorum da, o
sınavlara çalıştığım dönem denize bakar rahatlardım diyorum ya, belki de bugüne
hazırlıkmış o süreç. Bekleyeceğim varmış denizden bana gelecek. Yine izliyorum
denizi, bu sefer gözü yaşlı gideni bekleyerek. Eyy deniz ne deryaymışsın sen
içinde bin bir hikaye barındıran.
Sıkıldığınızda seyre dalın arkadaşlar denizi. Denize uzak
yaşıyorsanız en azından görseliyle huzur bulmaya çalışın. İşe yarıyor inanın.
Eee tecrübeyle sabit J
Ama siz siz olun, denize uğurlamayın gönlünüzde varsa biri. O enginliğin içinde
derin hasretle beklemeyin. Denizin verdiği huzur kadar özlemi de uçsuz
bucaksız, bilesiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder