Bizler Türk toplumu olarak bayılıyoruz dizi izlemeye
diyeceğim de artık öyle değil. Yani şöyle ki, sadece ülkemizde değil tüm
dünyada aldı başını gidiyor valla dizi furyası. Hatta bizim diziler bizi yeteri
kadar ekrana kitliyor bunla yetinmiyoruz bir de dünya dizilerini de sezon sezon
sıradan geçiriyoruz iyi mi? Aman tanrım bu nasıl bir çılgınlık, bu nasıl bir
aşk, bu nasıl bir bağımlılık. Var ya arkadaşlar, işimize bu kadar yoğunlaşsak
dünyada fakir kalmaz yeminle. Demek ki neymiş, diziler insan bünyesi üzerinde
hiçbir kuvvetin sahip olamadığı etkiyi yaratıyor. Vay anasını vayy J
Televizyon aslında, işte güzel vakit geçirilsin ne biliyim
işte boş zamanlarda canımız sıkılmasın, hatta belgesellerle kültürlenelim bilgi
sahibi olalım diye var. Yani en azından ben öyle tahmin ediyorum. Ama işte
gelin görün ki kültürel faydalanma özelliği dışında bütün verdiklerini alıyoruz
kara kutunun J
Hele de o diziler yok mu o diziler hey yavrum heeyy. Hiçbir şeyin etkilemediği
kadar etkileyip, televizyonu asıl izleme amacımız oluyor iyi mi? Yani dizilerin
var oluş amacı da, vakit geçirilsin, oyalanalım vs olsa gerek. Çoğu dizi gerçek
hayattan kesitler yansıttığı gibi bazıları da alıyor götürüyor bizleri hayal
dünyalara. Ama ne hayaller ne hayaller. Hayır bir de öyle etkileniyoruz ki,
sanırsın her gün bir dizi karesinde oyuncuyuz. Tamam diziler olmasın demiyorum
kaldı ki bana düşmedi bunun kararı ama neden hayatları bu kadar etkilemesine
izin veriyorsunuz a dostlar? Şey tabi genelleme yapmamak lazım çoğunluk desem
daha doğru olacak. Diziler olsun, nihayetinde ev hanımlarımız var yaşlılarımız
var izlesin vakit geçirsin. Evde durup canları sıkılır tabi nihayetinde. Ama
nedir o dizilerdeki bireyi içine çekme isteği? Nedir yani inandırıcı olmak mı?
İnsanları etkileyip daha çok kitleye ulaşmak mı? Hayır bazıları bir de
inandırıcı, inan olsun gerçek hayatı beğenmiyoruz dizilerden başı kaldırıp J
Yahu arkadaşlar oyun onların hepsi oyun, kanmayın etkisi
altına girmeyin. O aşklar da hep dizilerde oluyor valla bakın. Şu yaşıma
geldim, Marimar’daki şansın yarısını yaşamadım yemin olsun. ayy onlar ne pembe
diziler ne aşklar ne hayatlar. Her şey tos pembe, her şey yolunda, hep mutlu,
hep mutlu son özellikle. Tamam nankörlük etmeyeyim çoğumuz tabii ki de mutlu
sonlarla haşır neşir oluyoruz. Ya da ayağımız taşa değmeden tüm işlerin
üstesinden gelebiliyoruz ama bu diziler yok mu, oradaki aşkları arıyoruz ya
gerçek hayatta. Beyaz atlı prens gelecek, bizi bulacak, bizi başının üstünde
tutacak, mutluluktan dört köşe yaşayıp gideceğiz J
Yavaaaşşşş J Oyuncuların
mutluluğuyla sevinip üzüntüleriyle ağlıyoruz yahu. Hayır bir de oturduğumuz
yerden sayıp sövüyoruz kötü karakterlere. Senin ben taaaa ……. J Hayır bir de dizi
izlerken sevmediğimiz yetmiyor gerçek hayatta da cephe alıyoruz o oyuncuya
resmen. Bi röportajını görsek, “ayy şu kızı hiç sevmiyorum. Iyykk” diyoruz.
Demek ki neymiş, diziler tamamen beyin hücrelerini ele geçirmekle kalmıyor,
kimi sevip sevmeyeceğimize de kendi karar veriyor. Ay bir de iyi oyuncuları da
sahipleniriz resmen. Onun mutluluğuyla ağlar mutlu olmasını temenni eder
mutsuzluğuyla kötü karaktere beddua ederiz. Yazıklar olsun bize ki, kendi
beynimizi yönetemiyoruz bir yönetmenin diziyi yönettiği kadar.
Giyim tarzımız, hayata bakış açımız da değişiyor inan olsun.
Kabadayı dizilerinde hey yavrum heyyy sokaklar Polat Alemdar dolup taşıyor.
Yürü beee aslan parçası, koru bizleri kötülüklerden J Hayır bir de sanıyorlar ki
hayranlıkla onları seyre dalıyoruz. Sadece onları da değil kızlar için geçerli.
İzlediğimiz ve sevdiğimiz kızların saç renginden her gün sokaklarda karşılaşmak
mümkün. Ya da giydiği elbiseden ayakkabıdan. Yani aslında zevk bu, görüp
beğenip uygulamak isteriz o ayrı. Ama onlar gibi konuşmak nedir arkadaşım yaa,
karakterini onlara empoze etmek nedir biri bana bunu anlatsın valla
çıldıriciğim J Eskiden
ne güzel komşuluk vardı. Altın günleri yapılırdı. Misafirlikler her gün
sürerdi. Şimdi dizilerden vakit bulup komşular altın günü yapamıyor. Hiç
değilse bu şekilde ev ekonomisine katkı sağlanırdı. Hatırlıyorum yaa minnaktım
ben, annemin de altın günleri olurdu. Oyy oyyy oyyy onlar ne hazırlıktır. O ne
masa donatmadır. Bi özen bi dikkat. Şimdi onlar da kalktı. Niye? “ayy bu akşam
dizim var. Asla kaçırmamam lazım. çok heyecanlı. Bakalım kız ölecek mi?” yani
ne oluyoorrrr J
Bakın ben gerçekten izlenmesine karşı değilim ama bu kadar etkilenilmesine
karşıyım arkadaşım. Al eline kitap oku, ne bileyim dünya sinemasının güzide
örneklerini al izle. Aslanlar nasıl doğum yapıyor bi bak öğren J Sanane Maria’nın özel
hayatından e be ablacım yaa J
İşin en ama en kötü tarafı ne biliyor musunuz? Aile
kavramına saldırıyor çoğu diziler. Yerle bir ediyor düzeni, huzuru. zaten
toplum olarak bayılıyoruz şiddete, enseste, kavga gürültüye. Bazı diziler de
bunu bize yansıtınca beyin bunu alıyor ve uygulama ihtiyacı hissediyor. Yani
illa olumsuzu al etkilen demiyor tabii ki diziler bizlere ama dediğim gibi
toplum olarak zaten sertiz, asabiyiz, suça meyilliz. Kafa tam olarak bunu
alıyor işte. Nice evlilikler yıkılıyor, nice ilişkiler bitiyor, nice düzen yerle
yeksan oluyor. Sinir geldi yine bana iyi mi. Hayır sen izliyorsun izle anasını
satayım da çocuğun da oturup sizinle aynı dizileri izlemesine nasıl müsaade
edersin e be adı ebeveyn kategorisinde yer alan ama nasibini henüz üstlenememiş
insancıklar? Çocuk yaa o çocuk. Ona ne verirsen onu alır, ne öğretirsen onu
öğrenir. Sen çocuğunu ağlarken sevip, okşayıp, ilgi göstermek yerine televizyon
karşısına oturtup susmasını sağlıyorsun. Yuhh derler adama yaa yuhhhh! Yahu
oyuncaklar neden var? Ya da annelik? Babalık peki? Neyse neyse bu konulara hiç
girmeyeyim yok çünkü dilimin de elimin de ayarı, uzar gider.
Yani arkadaşlar demem o ki, tamam eğleniyoruz, izliyoruz,
vakit geçiriyoruz ama sizi etkisi altına almasına izin vermeyin dizilerin. Yani
ben de izliyorum böyle ahkam kesiyorum ama ben dizi izlemiyorum sanmayın. Tabii
ki izliyorum. Ama rastladıkça. Yani saatlerimi hayatımı dizilere
endekslemiyorum. Acele etmiyorum bir şeyler için dizi başlayacak diye.
Marimar’ın aşkı kendine ben kendi hayatıma bakar diyorum ve geçiyorum. (şey bu
diziyi izlemedim yalnız J)
Hayal dünyasına sevk etmesin sizi diziler. Mutluluğu birebir orada yansıtılan
gibi aramayın. Orada oynanan minik oyunlar gibi sevgilinize oyunlar oynamayın.
Yahu içinizden nasıl geliyorsa öyle davranın niye tanımadığınız biri çıkıp sizi
yönetmeye kalkışsın ve siz de buna izin verin? Yani neyse bir şey diyemeyeceğim
ama rica ediyorum çocuklarını uzak tutun televizyondan özellikle dizilerden.
Çizgi filmler bile saçma sapan bir hal almışken koruyun çocuklarınızı hayal
dünyasından. Gerçek hayat öyle olmuyor çünkü.
Ay yeter bu kadar ahkam kestiğim kaçıyorum ben J Keşke ülkemizde kitap
okuma oranı yüksek olsaydı. O zaman hiçbir şey bu kadar kötü olmazdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder