Konudan biraz bağımsız olacak ama bu başlık bana, Fulden
Uras’ın çok sevdiğim bir şarkısını hatırlattı; “kaç kere sever insan, kaç
gönüle alışır? Ayrılığın tadına kaç gecede alışır?” böyle gider güzelim sözler.
Pek manidardır. Aa durun yahu bu konuyu da işleyelim yakın zamanda. Kaç kere
sever insan ve kaç gönüle alışır? Yapalım bunu unutturmayın J
Neyse arkadaşlar bugünkü konumuz yemin etmeler, tutulamayan
yeminler, neden yemin edilir, bir yemine ne kadar itimat edilir ya da yemin
eden kişiye ne kadar itimat edilmelidir? Ay yemin ederim çok uzatmayacağım
konuyu JYemin
etmek, Allah katında en kuvvetli şekilde söz vermek anlamı taşırmış millet
tanımına baktığımızda. Diğer sözlere benzemezmiş, nihayetinde “yemin” Allah
ismi kullanılarak edildiği için daha bi dikkate alınması gerekiyormuş. Ve yemin
bozmak günahmış. Edilen başka yemin benzeri sözlere de benzemezmiş hani. Ne
biliyim mesela, “iki gözüm önüme aksın ki” ya da “dilim kopsun ki” gibi sözleri
at gitsin çöpe o kadar ki önemsizmiş. Ama dediğim gibi cümlenin içine “yemin
ederim” girdiği zaman ayvayı yedin dostum. Ya o yemini tutacaksın ya da
tutacaksın yoksa çok günahmış o yemini bozmak.
Peki soruyorum size, bunca yemin eden insan hatta çoğumuzun
da diline pelesenk olmuştur günlük hayat içinde hatta iş hayatında bile
hunharca yemin etmeye meyilli çoğumuz, boş yemin etmenin günah olduğunu
bilmiyor mu acaba? Sayemde hep birlikte bunu da öğrenmiş olduk bakalım daha
neler görüp öğreneceğiz yazdığım sürece a dostlar J Yalnız hakkatenhee, her iki
lafımızdan biri “valla” olup çıktı. “valla arkadaşım onu bunu bilmem” ya da
“valla ne desem yalan olur” ya da “valla güzel arkadaşım ister inan ister inanma
durum bu” gibi ve daha niceleri günlük hayatta resmen dilimizden düşürmüyoruz.
Ama işte hani o gerçek bir yeminden ziyade söz olsun torba dolsun anlamı
taşıyor zaar daha ne olacağıdıJ
Dillere bu kadar dolanmış, her iki lafımızdan biri, “yeminle, valla billa”
olmuş bizlerin sözüne ne kadar itimat edilir peki? Yoksa burada mühim olan
edilen yemin mi yoksa o yemini kimin ettiği mi? Zaten burada da çelişki var.
Yemini eden kişi, iyi tanıdığımız güvendiğimiz bir şahsiyetse ne diye
karşımızda yemin ededursun? Madem güveniyoruz sadece bir “söz” demesi yetmez mi
onun ya da bir başkasının illa emin olmamızı istediği için çılgınlar gibi
“yemin ederim, binlerce kez yemin ederim……” şeklinde uzatır cümleleri. Valla
arkadaşlar siz nasıl düşünürsünüz bilemem ama bence yemin eden kişi
güvendiğimiz bir insansa asla ve asla yemin etmesine gerek yoktur diye
düşünüyorum. Bu benim hatta sizin için de geçerli. Aaa o değil de bak valla
dedim cümle başında var gerisini siz düşünün J
Hani bir laf vardır ya, “bizde söz senettir” diye hah işte o
misal. Her şeyin başı güven diyoruz ya buyurun işte güzelim bir örnek daha.
Baktığımız zaman zaten çevremizde bu kadar boş beleş yemin eden insan varken ne
kadar inanabiliriz ki o yemine sizce? Bakın cinsiyet ayrımı asla yapmadan
konuyu anlatmaya çalışıyorum arkadaşlar. Kız ol erkek ol ne fark eder ki yemin
etmek için. Mesela ben kendimden örnek vermek istiyorum, biri bana ben bir şey
anlatırken “yemin et” dese ki daha önce geldi başıma asla etmem. Ne demek yemin
et ya sen bana güvenmiyor musun diye sorarım ki soruyorum da. Beni tanıyan ve
bana güvenen bir insan ben bir şey için söz veriyorsam benden ya da sözümden
emin olmak için bana “yemin et” dememeli. Bu hakkı da vermem yalnız ha J Ve ben de, karşımdaki
çok güvendiğim bir insansa asla bana yemin etmesini istemedim yine istemem de.
Yahu zaten güveniyormuşum o insana, tamam bir şeyin sözünü veriyorsa bitmiştir.
Ama ısrarla, ay şöyle yemin ederim ay böyle yemin ederim diyorsa da o işte bir
sıkıntı var demektir. Bunu da kulak arkası yapmayın arkadaşlar.
Demek ki neymiş, herkesin yeminine itimat etmemek
gerekiyormuş. Yeminin başı güvendir unutmayın. Çok güvendiğimizin insanın demek
ki “yemin ederim” demesine gerek yokmuş. Gelelim diğer bir handikaba. Yemine ne
kadar itimat edilir ya da edilmelidir? Bunun cevabı da aslında yukarıda
arkadaşlar. Dedik ya hani günlük hayat içinde bile acımasızca o yemin senin bu
valla benim havada uçuşurken bence günümüzde yemin etmenin de anlamı kalmadı ya
da sadece dini açıdan çok sağlamsa inancımız ancak o zaman itimat etmeliyiz
yemine. Nihayetinde Allah huzurunda söz vermekten bahsediyoruz. Ama dediğim
gibi “yemin” kelimesi için konuşuyoruz. Oldu anasını satayım, herkes yemin
etsin o halde. Ateisti de gelsin etsin deisti de. Herkesin inancı kendine ve
herkese de çılgınlar gibi saygım var inanç konusunda ama zaten özellikle Allah
inancı olmayan birinin yemin etmesi sizce de pek manidar olmaz mı J
Şimdiiii gel gelelim “neden yemin edilir?” sorusuna cevaplar
bulmaya. Şimdi diyelim ki ortada bir konu var ama siz inanmıyorsunuz.
Doğruluğundan şüphe duyuyorsunuz ama karşı taraf da anlat babam anlat susmuyor
inan olsun J
Siz de şaşkın bir şekilde “hadi canım oradan” karşı taraf da hemen “valla bak
yemin ederim” der. E ne oldu şimdi, inandırma girişimi işte. Demek ki neymiş,
karşımızdaki kişiyi bir şeye inandırmak için edilirmiş yeminler. Hatta ortada
bir hata bir yanlış vardır kişi yine yemin eder aynı şeyi tekrarlamayacağına
dair. Yemin bir nevi inandırma girişimidir arkadaşlar işin aslı. Belki doğru
olan bir şeye belki bir yalana. Ama kesinlikle inandırma savaşı vermektir. Hele
ki bir insan üst üste yemin ediyorsa al sana yalanın daniskası. Yemin ettiği
konu ya yalandır ya da boş yere yemin ediyordur. Laf olsun işte diye J
Benim en çok merak ettiğim konu da şu, yemin kaç kere bozulur?
Hayır yani bir insanın kaç yemin hakkı vardır ve her hak başına o yemin
bozulabilme özgürlüğü taşıyor mu, akıllarda soru işareti valla. Al işte yine
valla dedim J
Yalnız bir şey diyeyim mi arkadaşlar, zaten tek bir kişi birçok farklı konu
hakkında yemin edip ve o ettiği yemini tutamayıp yine aynı konu hakkında yemin
ediyorsa, yav he he deyip geçin yapacak pek bir şey yok artık o kişiye inanın.
Oldu valla, yemin ededur sen ben de aptalım hala inanacağım dimi? Yerler mi
beee kaçın kurasıyız biz yürü git, seni aklını yeminle bozmuş ukelaaaaJ
Velhasıl millet, günümüzde sürekli kullandığımız kelimeler
“günaydın, selam, merhaba, naber” gibi oldu “valla billa, yemin ederim” demek.
Her iki lafımızdan biri valla oldu çıktı. E durum böyle olunca siz karar verin
bence, sizce bir yemine ne kadar itimat edilmelidir? Ha dediğim gibi esasında
yemin etmek inançlarla doğru orantılı ama ne kadar hakkıyla kullanıyoruz bu da
ayrı bir muamma. Ben şunu bilir ve şuna inanırım cancağızlarım, yemin etmek
güvenle doğru orantılır. Ve bu bizim için de geçerlidir. Karşımızdaki insana
güveniyorsak her konuda, bu kişinin yemin etmesine gerek yoktur bence. Ve karşı
taraf da aynı şekilde bize güveniyorsa bizim de yok yere yemin etmemizin mantığı yok. Sizlere arkadaş tavsiyesi olsun, her konuda size yemin edecek
birisi olmasındansa her kelimesi sizin için senet niteliği taşıyan insanların
sözüne itimat edin derim, naçizane J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder