22 Haziran 2016 Çarşamba

# duygu # duygusallık

ÖZLEMEK…


Valla arkadaşlar hiç eğlenceli modumda değilim inan olsun şu an. Yazıyorum ya da yazacağım ama ne yazacağım? Hangi doğru kelime anlatır, yazı beni de sizi de konu içinde nereye götürür şu an kestiremiyorum. Zor bir kelime “özlem” daha da zoru bunu tarif etmek. Tam olarak nasıl anlatmak, nasıl hissettirmek lazım bu ruh halini? Hangi cümle anlatır içinde devamlı yanan ateşin sönmek bilmeyen inadını? Bilmiyorum ki tek bir kişi çıkıp desin ki; “ben özlem nedir bilmem arkadaş. Sevdiklerim de yanımda. İsteğim her şey elimin altında. Özlem duymadan yaşadım ve yaşıyorum” diyemez kimse. Hayır varsa böyle biri, şansı uzağında aramasın, yanı başında hatta tam içinde her gün yeniden yeşeren.

Kimler ya da nelerdir özlemi içimizde tetikleyen? Anne mi, baba mı, kardeş mi, sevdiğin mi, yoksa sevdiğin bir eşya mı ya da anı mı? Nedir? Neler tam anlamıyla “özlem” diye lanse edilir? Hangi durumdur özlemin ateşini tetikleyen? Uzaklık, mesafeler, ayrılıklar, yitirilmişlikler ya da umutlar. İbretlik bir söz vardır; “Allah kimseyi açlıkla sınamasın” diye. Doğrudur, tam yerinde söylenmiş sözdür. Asla lafım olamaz buna ki aç kalınca çılgınlar gibi sinirlenen bir insan var karşınızda. Ama Allah kimseyi özlemle de sınamasın. Davranışları değiştiriyor, ruh halini olumsuz etkiliyor, moralini bozmakla kalmıyor sinir sahibi bir insan da yapıyor. Meret kısacası zalim bu özlem illeti. “Yanımdayken bile seni özlüyorum” cümlesi ne aşk dolu ne hüzünlü bir cümledir. E peki uzaklık nasıl ifade edilir yan yana hasret çeken gönüllere? Sanılmasın ki sevgiliye duyulan özlemdir sadece anlatmaya çalıştığım. Sanılmasın ki özlem sadece sevdiğin insana duyulunca çekilmez bir hal alıyor. Ha itiraf etmeden de geçemeyeceğim, sevgiliye duyulan özlem de hiçbir özleme benzemiyor hani. bütün özlemlerden daha lanet, bütün özlenenlerden daha üstün, bütün “özlem” kokan her durumun üstünde. Bu da böyle biline. Yine de herkesi katmak istemem olayın içine, bazımız anneyi özlemi tarif edemez, bazısı babayı. Bazımız da yaşamış olduğu güzel günleri anlatamaz doğru bir şekilde. Kısacası, özlem anlatılmaz arkadaşlar, yaşanır J


Şey gibi bu biraz, hayatında hiç aç kalmamış bir insana açlığın nasıl bir his olduğunu anlatmak gibi. Nasıl anlatırsın ya şöyle bir düşündüm de, ay böyle karnında garip garip sesler gelir, sonra yüzün beyaza döner ve başın dönme dolap misali döner döneeerr. Yahu bu nasıl tahayyül edilir. Hah işte özlem de aynı, tarifi imkansız anlatımı olanaksız yaşaması ise neyse işte…

Bazı kaynaklar demiş ki; “özlem, bir kimseyi ya da şeyi bir daha görme ona kavuşma isteği” bu mudur yani, bu kadar mı? Bu kadar yalın, bu kadar duygusuz, bu kadar hissis. Kendine gel bazı kaynak, kavuşma isteği deyip işin içinden çıkamazsın. İstek değil o yaşama nedeni bi kere. Her gün kendinden ödün vere vere, uykularını kaçıra kaçıra, sözlerini yuta yuta yaşadığın lanet his. Kavuşma isteğiymiş. Oldu anasını satayım, o çok beğendiğim elbiseye sahip olma ya da senin deyiminle kavuşma isteği o elbiseyi özlememe mi neden oluyor? Hadi ordan derler adama. Haddini bil beee, olur olmaz tanımlamalarla insanın da asabını bozma. Ha şimdi diyeceksiniz “saçmalama Gamze sahip olduklarından bahsediyor o bazı kaynak” tamam madem sahip olunan ya da olunmuş şeylere duyulan bir istekse “özlem”, neden anne, baba, yar, anı, mekan özlüyoruz? Hadi cevap ver duygusuz kaynak hadi bunu açıkla bana madem.

Arkadaşlar ömrümüz boyunca bazı şeylere özlem duya duya yaşayacağız belki de. Ki Allah yaşatmasın tabi de, alışılamıyor. Zaman aşımına uğruyor acı hafifliyor belki ama alışılmıyor. Özellikle sevdiğin insanlara karşı duyulanı var ya hey yavrum heyyy asla kabuk bağlamıyor. Güzel bir şey yaşarsın, tekrarlansın diye dua eder istersin. Bir daha aynı hissi uyandırması zordur ama buna dayanılır hadi. Ama anne baba yaa candan öte ya onlara duyulanı? Ayda yılda  bir görmelerle, telefonda seslerini duymakla avutursun feri ortada cirit atan gönlü. Ama derlerdi de inanmaz hatta dalga geçerdim; yâre duyulan özlem hiçbir şeye benzemez diye. Benzemiyor arkadaşlar valla da benzemiyor billa da benzemiyor. Ömürden ömür gitmesi nedir bilir misiniz? Yani şey ben de tam anlamıyla ifade edemeyeceğim ama onun gibi işte. Anne baba nasıl özleniyor nasıl. Anne kokusu yaa var mı dünyada bundan daha yüce bir mutluluk. Baba dizi, var mı ya bundan daha güven veren başka bir his. Yok olamaz da ama sevdiğin gönül. Ya onun kokusu, ya onun dokusu, ya onun yanındayken bile öpmelere doyamadığın eşsiz duruşu? Bakın çok duygusal olmamama rağmen böyle yazabiliyorsam inan olsun lanet bir his içindeyim. Ayy özlemiş olabilir miyim dersiniz J


Ruh halimizi olumsuz yönde etkileyen birçok şey yaşarız. Açlık, gerginlik, sıcak, stres ya da neyse. Ama bu özlem denen kendini bilmez ukala kelime, tam anlamıyla bünyede değişikliklere neden oluyor. Uykusuzluk başta olmak üzere yer yer mutsuzluk, somurtkanlık, hissizlik, konsantrasyon sorunu gibi bizi bizden alacak duygulara neden oluyor. Hele de vuslata az kalmışsa, ulan geç zaman ağır aksak ilerleme anasını satayım. Başka zaman olsa hızına fiber alt yapı bile yetişemezken vuslata yakın daha da bi coş, engin denizler gibi vur dur yüreğe. Ama yok yine kendi bildiğini okuyor.
“ahhahhh o günleri çok özlüyorum” demek değildir aşk özlemi. Beklenen bir şey de değil ki bak saate her ne kadar yavaş ilerlese de sabret bekle. Özlemek sabrı öğrenmektir. Zamanın uzayacağını bile bile, vuslatın senaryolarını kurgulayarak kendini oyalamaktır özlem. Yanar yaa içinde en derinde; yürek desem yeterli olur mu bilmem sönmez o ateş. Volkanlar patlar her duyulan bir ses dalgasında. Sesi de özlersin belli bir zaman sonra. Göremiyorsundur özlüyorsundur sadece sesiyle avunuyorsundur. Bir de onun da gittiğini düşünün? Avunduğun sesin de olmadığını gölgeler ardına saklanan. Yapmayın arkadaşlar etmeyin, sevdiklerinize uzak bir hayat sürmeyin. Bazen şartlar zorlar aileden memleketten eş dosttan ayrı yaşam sürmek zorunda kalırsınız. Tek avunduğunuz ve yürekten bağlandığınız sevdiğiniz vardır bari ona hasret yaşamayın. Hep diyorum ya bir kere geliniyor madem dünyaya hakkıyla yaşayıp gidelim diye. Hüzün verip üzecek şeylerden uzak durun arkadaşlar, kıymayın ya kendinize. Özlemin bir sonu var mı şu an kestiremiyorum. Değecek midir beklemelere, değecek midir özlemden gözyaşının bile artık uğramaz olduğu göz kapaklarınızdaki şişliğe, değecek midir patlamaya hazır bomba misali yaşamaya çalışmalara? Ha değecekse ne ala ama yine de yeteri kadar stresli bir hayat yaşıyorken bir de özlemi ekmeyin hayatınızın yamaçlarına.


Daha çok şey var ifade edip yazmak istediğim ama anlatamıyorum. Başta da dedim ya anlatılamaz bu lanet duygu diye. Anlatamıyorum sadece yaşıyorum…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder