22 Ağustos 2016 Pazartesi

# aldatılmak # aldatılmak affedilir mi

ALDATILMAK AFFEDİLİR Mİ?


İlişki doktoru, uzmanı, bilir kişisi, bilim kadını, araştırmacısı gibi klas misyonlarım yok ama ilişkiler üzerine bir şeyler yazıp çizmeyi pek seviyorum. Nihayetinde ağaç kovuğunda yetişmedim a dostlar. Yaşanmışlıklar, görüp tecrübe ettiklerim, yaşadıklarım derken ne yani benim de iki kelamım olmasın mı yani :) Önemli olan yaşanmışlıklardan ders almak tamam mı? Haa durun yaa bunun sanki pek de alakası yokmuş gibi konumuzla. Olsun kulağımıza her daim küpe olsun diyerekten söylemekte yarar var; ne yaşarsanız yaşayın arkadaşlar. Bu bazen içinden çıkılamayacak bir girdap gibi gözükse de gözünüze ya da tam tersi cenneti aratmayacak şartlarda ve mutlulukta yaşıyor da olsanız, ne yapın edin de yaşadığınız her şeyden dersler almayı bilin. İnan olsun ben yaptım oldu :)

Arkadaşlar bazı kaynaklarda, yazılarda, araştırmalarda aldatılan kişinin bunu rahatça söyleyemediği, gururuna yediremediği için ve daha da önemlisi utandığı için bu durumu başkalarına anlatamadığı söylenmektedir. Genelleme yapmadan söylemem gerekirse, büyük bir çoğunluk aldatılmıştır diye düşünmekteyim ben. Özellikle kadınlar. Çünkü yapılan araştırmaları da geçtim benim de gözlemlerim ve düşüncelerim de bu yönde, kadınların aldatma oranı erkeklere nazaran daha düşük. Tabii ki bunda pek çok etken var. Toplum görüş ve düşünceleri başta olmak üzere kadınlar duygusal anlamda daha fazla bağlandıkları için haliyle aldatma olayı daha az görülmektedir. İlk madde olarak toplum görüş ve düşüncelerinde ise, hepimiz biliyoruz ki erkek aldatınca elinin kiri kadın aldatınca da neyse gerisini tamamlayın :) peki insanlar birbirlerini neden aldatır yahu neden? İnanın aklım almıyor ve acayip sinirleniyorum bu duruma. Kadın erkek fark etmez, o aldatan kişinin aldatılan üzerinde oluşturduğu eziklik ve travma var ya inan olsun başka bir şeye benzemiyor. En kötüsü de o kadar güvensiz oluyorsunuz ki hem karşı tarafa hem de karşı cinse. Ee olan yeminle aldatılana oluyor. Ve nedense bir çok erkek aldatılmayı sadece fiziksel boyut olarak düşünüyor. Kimse kusura bakmasın ama aldatmak sadece üçüncü kişiyle aynı yatağı paylaşmak değildir. Gözle dahi aldatılır kişi. Sanal ortamda bile. Bir başkasını bakıp onu arzulamak bile aldatmaktır. Sosyal medyada başkalarının açık saçık ya da seksi fotoğraflarını beğenmek ve bunları takip etmek de aldatmadır. Bu kadar basit değil yani, bilmem anlatabiliyor muyum?

Peki aldatılmak affedilir mi? Nasıl bir handikap öyle değil mi? Affetsen bir dert affetmesen bin. Ama galiba bu durumu kadınların affetme oranı bir tık daha yüksek. Erkekler asla. Geri dönüp bakmadan çekip gidebilir. Çünkü erkeklik gururu onuru denen bir durum var ya hah işte o zarar görmüştür, bunun asla affı olmazdır. Ama kendileri yaptıkları zaman da şeytana uydumlar, alkollüydümler, ego durumları savunma olarak cirit atıyor laf salatası arasında. Kadın daha mı affedicidir yoksa kaybetmekten korkuyor olmak mı bu durumun kabulleniş nedeni? Esasında emin değilim ve eminim kimse de emin olamayacak. Yüzyıllardır süregelen bir sıkıntı ve hala neden aldatılır konusu tam olarak açıklığa kavuşmuş bir olay da değildir. Bu durumun araştırmaları da sonuç vermiyor. E nasıl versin? Milyarlarca insan ve dolayısıyla milyarlarca farklı karakter söz konusu. Peki yineliyorum sorumu; aldatılmak affedilir mi?



Arkadaşlar bu konu hakkında herkesin düşüncesi farklı. Ben derim affedilir siz karşı çıkar asla diye duvar örersiniz. Ben şuna inanan bir insanım, bir olay bir kere yapılırsa hata ikinci kez aynı olay tekrarlanıyorsa ne yazık ki bu tam anlamıyla tercihtir. Herkes ikinci bir şansı hak eder diye düşünmekteyim ben. Haa ama sonuçlara katlanmak suretiyle. Aldatılmak aldatılan kişi üzerinde ciddi bir travma ve güvensizlik oluşturur. Tamam affettin affetmesine ama ondan sonra karşı tarafın devamlı telefonunu kurcalama, sosyal medyada takibi artırma (sosyal medyanın bu anlamdaki gücünü asla hafife almayın), dediklerinin altında başka bir şey arama, acaba sorusunun asla beyinden atılamaması gibi durumlara hazırlıklı olun. İleriyi göremiyoruz ki anasını satayım kesin karar alıp da ya herro ya merro diyelim :) Ancak şöyle bir durum var, bazı aldatılma olaylarından sonra ilişki ya da evlilikler daha sağlıklı devam etmeye başlıyor. Aldatan kişi affedildiği için eşine/sevgilisine büyük saygı duymaya başlıyor ve en nihayetinde hatasını anlamış oluyor. Amaaa sanılmasın ki sonuç hep böyle güzel oluyor, değil tabii ki. Bazı vakalarda da aldatan kişi, amaann nasıl olsa affediyor e benden vazgeçemiyor, belli ki beni kaybetmekten de korkuyor o halde ver elini yeni üçüncü şahıslar diye haltlar karıştırmaya devam ediyor. Bu durumda nasıl bir öneride bulunulmalı, nasıl yol gösterilmeli ya da nasıl kararlar alınmalı işte bunu kimse bilmiyor ve bilemez de. Bu tamamen çiftler arasındaki fiziksel ve duygusal bağ ile ilgili. Bazı insanlar nettir, bırakın aldatılmayı yalanı ilgisizliği bile affetmez. Basar gider. Bazıları da daha ılımlıdır, şans vermeyi yeğler. Tekrar denemek ister. Ama asla üçüncü bir şans söz konusu dahi olamaz.


Zaten ne dedik, bir olay bir kez yapılırsa hata ikinci kez yapılırsa tercihtir ee üçüncü şıkka zaten seçenek kalmıyor ki :) Aldatılan kadının affetmesi daha kolay oluyor ancak erkeklerde af diye bir kelime alıp başını gidiyor aldatılma olaylarında. Erkekler gururuna da onuruna da erkekliğine de yediremiyor ve hazmedemiyor bu durumu. Kadın yaptı ya, kadın nasıl bunu yapar diye basıyor yaygarayı. Aslında bunun kadını erkeği yok arkadaşlar. Kim yapıyorsa yapsın aldatma kesinlikle karakter zayıflığından kaynaklanıyor bence. Kaldı ki can alıcı soru şu; seven insan altadır mı? Aldatma iki taraf üzerinde de çeşitli etkilere neden oluyor millet. Aldatan kişi kendini suçlu hissedermiş mesela ( kişiden kişiye değişir bence bu durum ), kendine yediremiyormuş, eşine ya da sevgilisine karşı suçluluk duygusu taşıyormuş içinde falan filan. Bunlar bir şey mi yaa asıl aldatılan kişinin yaşadığı duygulara göz atalım isterim ben. Şöyle ki aldatılan kişi; kendine güven sorunu yaşamaya başlar (ben çirkin miyim, ben aciz miyim gibi), kendini suçlar (ben mi sürükledim onu bu yola diye), intikam olmak ister (o da karşısındaki aldatmak ister), güvensizlik en belirgin karakter özelliği olmaya başlar (kişinin telefonlarını hunharca karıştırmaya başlar), kendince ön yargılar yaratmaya başlar (bütün erkekler/kadınlar aynı), depresyona girer üzüntüden ve sinirden dolayı, boşluk ve yalnızlık hissi yaşamaya başlar, yaşanılan acıyı en aza indirebilmek adına hoşlanmadığı insanlarla duygusal bağlar kurmaya çalışır. Ee şimdi siz söyleyin arkadaşlar, hangi tarafın hissiyatları daha yaralayıcı?

Bunca şey yazdım evet ama tutup da, “olsun arkadaşlar ikinci şansı verin. Hemen ilişkinizi/evliliğinizi bitirmeyin. Herkes hata yapar, boşver ilişkinizi çöpe atmayın” asla demeyeceğim. Nihayetinde bu iki kişi arasında ya hallolacak ya da sonsuza dek bitecek. Bu konuda yön vermek asla haddime değil ve kimsenin de olmamalı bence. Olumlu olumsuz kişi kendi yaşamak ister. Hem çok da güzel bir söz vardır ya, bir müsibet bin nasihate bedeldir diye. Bizler ne dersek diyelim, affedecek olan da yol verecek olan da yine sizsiniz. Bu durumda beynin söyledikleri mi baz alınmalı yoksa kalbeme sorulmalı burası da handikap. Ama siz siz olun, konu ne olursa olsun beynin söylediklerini göz ardı etmeyin. Duygular bazen yanıltıcı olabiliyor aşkın etkisiyle, beyin ise her zaman daha akılcı yaklaştığından dolayı bir tık daha dikkate alınmalı diye düşünüyorum.


Ancak şunu da bilin ki, kim ne suretle aldatıyorsa aldatsın geride bıraktığına yaşattığı o travma ve karakterinde oluşacak değişiklikler ne olursa olsun affedilemez. Kişiyi belki affedersiniz ama sizi bu hale soktuğundan dolayı da, karşı taraftan ya anlayış bekleyin ya da göz alın olur mu :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder