“Gözlerimin etrafındaki çizgiler artık belli oluyor,
Bütün o çizgiler son 1 yılda oldu, sana bana bize ağlarken…”
Böyle söyler canıııımmm Şebnem Ferah şarkısının can alıcı
sözlerinde. Sana bana bize ağlarken…
Arkadaşlar bugünkü konumuz ay durun yahu söylemeye ne hacet
başlıkta yeteri kadar belli ediyor zaten kendini :)
Bazı insanlarda yaşı gelmiş hatta geçmiş olsa dahi tek bir çizgi kırışık
göremezseniz. Oysaki bazılarında ister genetik faktörler deyin, ister cildinin
kuruluğu, ister ona kendine ağlarken olsun birçok çizgi görmeniz mümkün. Demek
ki neymiş millet, demek ki mimik çizgileri sadece yaştan kaynaklanan bir
sıkıntı değilmiş. Pek çok nedeni var mimik çizgilerini oluşturmak için. Ay yeter
ki üzülmeyegörün yalnız, yeminle bütün hastalıkların da düşmanı bu değil mi
zaten.
Mimik çizgileri ile de kırışıklıklar arasında fark var
yalnız haa onu söylemeden geçmeyeyim dedim. Mimik çizgisi de yani aslında
olmak için fırsat kolluyor inan olsun. Ne yani komik bir şey olduğunda
çılgınlar gibi gülmeyelim mi? Ne yani güneşe çıktığımızda gözlüğümüz de eskaza
yanımızda değilse gözlerimizi kısmayalım mı? Ne yani birileriyle konuşurken
heyecanlı ya da stresli bir muhabbet dönerken hareketler ve mimikleri devre
dışı mı bırakalım? Kadın olmak değil de inan olsun insan olmak çok zor be
arkadaşlar :) :)
Göz çevresi başta olmak üzere, dudak kenarları ve boyunda
mimik çizgilerinin en sık görüldüğü yerler olup kuru bir cilde sahipseniz,
sigara gibi kötü bir alışkanlığınız varsa, güneşe fazlaca maruz kaldıysanız,
vitamin eksikliği ve yaşa bağlı kolajen üretiminin azalması derken bir
bakmışsınız gözleriniz etrafındaki çizgiler belli olmaya başlamış. Ay valla
artık gülerken biraz sıkıntı yaşamaya başlarsınız, tüm yüzünüzü kullanmak
yerine gülerken, böyle içten içe ağzı açmadan gözleri kısmadan kısacası
kendinizi kasarak gülmeye başlarsınız tabi eğer bu konuda takıntılı bir
insansanız. Oysaki her şey biz insanlar için değil mi? Çizgilerimiz dahi olsa
onlarla barışık yaşamaya alışmak gerekmez mi? Gerçi alışmaya gerek de yok ki,
tüüümmm estetik klinikleri bizim için. Yaşasın kadın olmaaakkk :)
Millet zamana dur diyemezsiniz ama çizgileri durdurmak
mümkün valla. Onun için nasıl olsa çaresi var, gülmelere mimikleri kullanmalara
devaamm. Hayır yani valla kızıyorum bazı bazı inanın. Ay şunu yapma cildin
kurur, ay gülme kırışık artar, ay güneşlenme kanser olursun, ay şunu yeme kilo
alırsın. Yahu kurallar kurallar kurallar. Tamam yani hepten saldım çayıra
mevlam kayıra demiyorum ama bu nedir arkadaşlar yani. Özgürlüğü illaki bir
kısıtlama, illaki bir kural koyma. Haa takmayanlar tabii ki de var zira şu an
yazılarını okuyorsunuz :) Sağlık tabii ki de önemli, ne kadar sağlıklı olursak torunlarımızı görme
ihtimalimiz o kadar artar. Ama gençlikte bazı şeyleri yaşayalım doyalım yahu.
Doya doya kebap yiyemedikten sonra, höpür höpür güzelim baklavaları gömmedikten
sonra mideye, komik bir olay karşısında tüm yüzümüzle gülmedikten sonra ben
napayım canım torunlarımı görüp de? Bir de böyle bir gerçek var maalesef ki. Onun
için ben derim ki naçizane, ne yaparsak gençliğimizde yaparız arkadaşlar,
ileriki yaşlarda mecburen yok tansiyondur yok şekerdir daha dikkatli olacağız
vücudumuza karşı ancak şu an için tadını çıkarın. Unutmayın ki, insan
yaptıklarından değil de yapmadıklarından dolayı daha çok pişman olurmuş.
Mimik çizgilerinin oluşumunda pek çok faktör rol oynuyor
dedik. Yaş dedik, kolajen yapı dedik, güneş dedik, vitamin dedik ama eklememiz
gereken bir madde var ki o da şudur; yaşanmışlıklar.
Üstad Şebnem Ferah çookk güzel çookk içten özetlemiş
yukarıda da yazdığım gibi;
“Gözlerimin etrafındaki çizgiler artık belli oluyor.
Bütün o çizgiler son 1 yılda oldu; sana bana bize ağlarken!”
Genç yaşta yaşlandım diye bir söz vardır ya hah işte bundan
dolayı ortaya atılmıştır o arkadaşlar. Sıkıntı stres de maalesef ki mimik
çizgisi ya da kırışıklık olsun çıkması hatta artmasında güzelce rollerini
oynuyor valla utanmadan sıkılmadan. Gülerken göz çevresi ağız çevresi kırışıyor
da ağlarken kırışmıyor mu sandınız siz ha? Hey yavrum heeyy burada tecrübe
konuşuyor beee :)
Yaşanmışlıklar da kırışık artmasında önemli rol oynar dedik ama nasıl diye
soruyorsanız şöyle açıklayayım sevgili arkadaşlar. İlişkiler konusunu ele almak
istiyorum izninizle. Bakın şimdi diyelim ki sevgilinizle ayrıldınız. Çok
sevdiğiniz ve arada yaşanmış nice anı olduğundan mütevellit de hunharca acı
çekiyorsunuz. E gülerek geçmiyor maalesef ayrılık acısı. Ağlıyorsun ama böyle
var yaa canından can gidiyor sanki hıçkıra hıçkıra, nefesin tükenene kadar
bağırarak ağlıyorsun. E şimdi soruyorum size millet, böyle bir ağlama anında
çizgi oluşmuyor mu dudak kenarı ve göz çevresinde? Pek tabii ki oluşuyor. Demek
ki neymiş, yaşanılan kötü olaylar da mimik çizgilerinin çıkmasında ziyadesiyle
etkili olabiliyor.
Haa böyle şeyleri takmayan dert etmeyen bir insansanız,
amann der geçer sadece saniye içinde acaba üzülebilir miyim diye düşünür ama
ayrılık acısı gibi bir acının ne demek olduğunu tecrübe etmektense, ulan bana
adam mı ya da kadın mı yok diyerekten kendini ortamlara atan tiplerdenseniz,
sevinin bu çizgi oluşumları sizi ilgilendiren bir şey değil :) Bu tamamen yürekli
insanların işi tamam mı? Aşkını yaşayıp ve günü geldi ve o aşk bittiyse yine
yürekli bir şekilde acısını da çeken, göz yaşını akıtan, içi parçalananların
işi tamam mı o mimik çizgileri. Nihayetinde ağlarken de gözler kısılır falan
böyle, e hem ağlayıp hem ağıtlar yaktığımız için de dudaklar da hareket halinde
olunca kırışık oluşmaması içten bile değil. Unutmayın millet, sadece mutlu
anlarda gülerken değil acılı hallerde ağlarken de mimikleri kullanıyoruz ve
mimik çizgilerinin oluşumuna davetiye çıkarıyoruz.
Yorgunluk, sıkıntı, stres, hayal kırıklıkları, üzgünlük gibi
faktörleri de sakın ola hafife almayın arkadaşlar. Maalesef ki her hastalığın
baş nedenleri oldukları gibi, çizgi oluşumuna da utanmadan katkı sağlıyorlar.
Sanmayın ki, çok güldünüz diye sadece kırışıklık oluşacak. Velhasıl, her şey
biz insanlar için değil mi millet? İsterseniz hiç gülmeyin isterseniz hiç
ağlamayın. Nereye kadar? Öyle ya da böyle o kırışıklık o-l-u-ş-a-c-a-k, nokta :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder