Ne zor ne çıkmaz sokaktır yaşanılan ilişki değil de
sonrasında getirdiği acı. Haa bazı ilişkiler var, çıkmaz sokaktan beter. Öyle
şeyler yaşarsın ki yine de kopamazsın, uzaklaşamazsın. Bir şey vardır seni ona
bağlayan ya da bağladığını düşündüğün. Amaann kimler kimler unutulmuyor ki
dersin, sabah bir uyanırsın aklında “o”! Eee hani nereye gitti o beylik laflar?
Hani dünyayı sil baştan yaratacak güven duygusu? Bu ne perhiz bu ne lahana
turşusu demezler mi adama? Yok arkadaşlar yok sanmayın ki isyana yönelik
serzenişlerde bulunuyorum. Unutmayın, her daim tecrübeyle sabit yazdım ve hep öyle
yazacağım J
İlişkilerde bir taraf ne yazık ki daha çok sever. Eğriye
eğri doğruya doğru. Biri çıksın da desin hadi, “yok arkadaşım bizim ilişkide
ikimizde aynı ölçüde seviyoruz” diye. Kaldı ki bunu zaten bilemezsin. Aynı
ölçüde seviyoruz. Nereden biliyorsun yahu? Sen kendi hislerinden mesulsün, karşı
tarafın hislerinden hiçbir zaman emin olamayacaksın. Görmek istediğini
göreceksin, öyle hissetmek isteyeceksin. Ama maalesef ki ya çok seven olacaksın
ya da çok sevilen. Sevmek harika bir his zaten bunun tarifini yapacak halim yok
tabii ki, ama arkadaşlar sevilen olmak, işte asıl mesele bu. Bir ilişkide eğer
sevilen tarafsanız sizden iyisi yok ve inan olsun dünyanın en şanslı insanları
arasında sayılırsınız. Ohh valla, karşı taraf üzerinize titrer bee gözünüzün
içine bakar bir şey istese de yapsam diye. Sizi rahat ettirmek, mutlu etmek
için elinden gelenin daha fazlasını yapar. Yüzünüzde açacak en ufak bir
tebessüm için kendini hırpalar bee, yanar içi yanar sizin suratınız iki saniye
asılsa. Siz ona isyan edip, bir konu hakkında tartışmaya meyletseniz. Müsaade
bile etmez ki tartışmaya, haklı olsa bile özür diler gönlünüzü alır ve
kaldığınız yerden devam edersiniz. Seven insan sevdiğini mutlu edebilmek için
elinden geleni değil inanın daha fazlasını yapar arkadaşlar. Herkesi karşısına
alır, tek sözünüzle ona her şeyi yaptırabileceğiniz gibi bakışınızla bile ne
demek istediğinizi anlar. Savaş verir ya, hem sizin hem de aşkınız için. İşte
soruyorum size, böyle bir insan sizce üzer mi? Kısacası, insan sevdiğini üzer mi?
Kıyamaz bee kıyamaz üzmelere. Kendi üzülmeye razı gelir de karşı tarafa toz
kondurmaz. Ve inanın var böyle sevenler, belki ben az bile anlatmışımdır.
Ama şunu da unutmayın arkadaşlar, daha çok seven daha çok
üzülmeye razı gelendir daha doğrusu razı gelmelidir. Şaşmayacak konulardan
biridir bu ve tabi sonuçlardan. Sevgi belki klişe olacak ama karşılıksız
deniliyor ya, ya kim demişse bunu yalan demiş atmış valla ortaya yalandan
nameler. Herkes her şeyin karşılığını bekler arkadaşlar kimse birbirini de kendini
de kandırmasın valla. Eşit olmaz belki, ama yaptıklarının karşılık olarak
bekler bir şeyler. Belki bir gülümseme, belki teşekkür, belki gösterdiğinin
yarısı kadar değer. Ama bekler. Sevginin de karşılığını bekler. Pardon da var
mıdır biri çıksın hadi desin ki, yok valla ben sevilmiyorum ama deli gibi
seviyorum. Ve beni sevmesini beklemiyorum. Ha desin, ya ben onun aklından şüphe
edeceğim ya da kendimden. Birine bir iyilik yaptığımız zaman bile karşılık
olarak nasıl ki teşekkür bekliyorsak, onun için sevgiye de karşılık pek tabi ki
bekleriz. Hatta beklemeliyiz. Ve evet kesinlikle üzülmeye mahkumuz, mahkumsunuz
ve mahkumlar çok seven taraflar. Kendinden ödün vere vere, acımasızca sevginin
göstere göstere, alttan ala ala, sabır göstere göstere anam bir bakmışsınız
sizde kalmamış artık ödün vermeniz gereken bir his. Duygunuz belki hala aynı.
Hala seviyorsunuz hala aşıksınız. Ama nerede o eski sabrınız? Nerede o gözüne
baktığınızda içinizi titreştiren derin bakışlarının yarattığı anlam? Ha öyle
bir anlam var mı ondan emin değilim artık. biz her şeyi kendi içimiz ve
beynimizde oluşturuyoruz nihayetinde. Aşk tamamen yürekten gelir, davranışların
büyük bir çoğunluğuna beyin el atar ama. Yine çok sevin, yine daha çok seven
taraf olun hatta ama millet unutmayın ve inanın tecrübeyle sabittir tüm
satırlar. Sakın ama sakın onun vazgeçilmez olduğu duygusunu yaratmayın. Kendini
bulunmaz hint kumaşı sanmasın. Kendini nimetten bilmesin. Olanın size olmasını
geçtim de karşı tarafa bu kadar anlam yüklüyor olmak kendimizi biraz
değersizleştirmek anlamına geliyor bence.
Kişi kendisinin sevilme şeklini sever. Valla bunu bilir bunu
söylerim. Diyoruz da bir taraf kesinlikle daha çok sever diye, hah işte az
seven taraf kendisine yöneltilen bu kadar şiddetli sevgiyi sever, ilgiyi, değeri,
saygıyı, aşkı sever. Bu onun sevmesi için yeterlidir bazı durumlarda. İşte ne
olur peki sonra? Şımardıkça şımarır, çıkar ya başınıza. Yeri dolmaz sanır,
değer de bilmez hani. eee çocuk gibi şımarmıştır çünkü. Her istediğini yaptırır
bu tipler size. Bakın kadın erkek ayrımı yapmadan genel konuşuyorum burada ona
göre J
Zanneder ki, ben vazgeçilmezim. Çünkü çok seviliyorum. Kırsam da affedilirim,
küssem de aranırım. İçinden geldiği gibi davranır inan olsun. ama bazı helal
süt emmiş insan evlatları var ki, evet belki sizin kadar sevmiyordur ama değer
de biliyordur. Sevmek için uğraşır, o da sizi sizin kadar olmasa da mutlu
etmeye çalışır. Minnet duyar ya en basiti ve bu koşulsuz sevgi karşısında eli
kolu bağlı hala sevilmeyi beklemez. Dediğim gibi belki sizin kadar sevmiyordur
ama o da elinden geldiğince ilişkiye ve en önemlisi de size saygı gösterir.
Kırmak istemez sizi, fazla sevgi de şımartmamıştır onu. Tam tersi belki biraz
olgunlaştırmıştır. Arkadaşlar ne yaparsanız yapın ama kimseye onun vazgeçilmez olduğun
hissini uyandırmayın. Bunu koz olarak vermeyin kimsenin eline yaa. Evet
vazgeçmek istemiyorsunuzdur. Hatta düşüncesi bile ürkütüyordur sizi tahmin de
edebiliyorum nasıl bir his olduğunu. Ama ne olursa olsun, onun vazgeçilmez
olduğunu hissettirdiğiniz anda üzülmeye ve acı çekmeye mahkumsunuz bunu da
unutmayın. Nasıl olsa çok seviliyorum, nasıl olsa beni kaybetmekten korkuyor
düşüncesi yerleştiyse karşı tarafın bencil ruhuna geçmişler ola. Ne yaparsanız
yapın değişmeyecek bu durum. Yandı gülüm keten helva valla.
Hint atasözü bile demiş bee; “aşkta kalplerden birisi daha
soğuktur” diye. Maalesef ki genel kural bu. Ya tamam anam babam yine sevene
nazaran biraz soğuk olsun ama duvar da kalmasın yanımızda. Sevmesin evet ama
saygısını göstersin bi zahmet. Verdiği değerle sevgi azlığını unuttursun.
Sevemiyor musun seven kadar, o zaman değerini bil ve üzme be insan evladı,
yapma be hanım ablam. Ve size bir şey söyleyeyim mi, sevgi tamam amennah
başımızın üstünde yeri var ama değerin bittiği yerde inanın sevgi de kalmıyor.
Eşdeğermiş meğerse bu ikisi, insan yaşayınca görünce bazı şeyleri anlıyor. Eee
boşuna demiyorlar, bir musibet bin nasihate bedeldir diye.
Unutmayın eskiler ne demiş; “sevil de sevme, ağlama ağlat.
Yoksa zehr olur bu tatlı hayat” ay direkt de bunu yapmayın yine de karşı tarafa
yazık olmasın nihayetinde kalp kırmanın anlamı yok ama yineliyorum, daha çok
sevin tamam ama değerinizden ödün vermeyin. Sakın haa…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder