19 Ağustos 2016 Cuma

# aşk # aşk ve süresi

AŞKIN ÖMRÜ NE KADARDIR?


Arkadaşlar müjdeeeeeeee, aşkın ömrü hesaplanmış. Duyanlar duymayanlara haberi yaysın, aşkın ömrü hesaplanmıııışşşşşşş :) Hah işte yıllardır 7’den 77’ye merak ettiğimiz, kendi kendimize sorduğumuz yetmezmiş gibi arkadaşlara eşe dosta da danıştığımız, akıllara yapışıp kalan, çözüm bulacağız diye denemediğimiz ilişki şekli kalmayan o çılgın soruya cevap nihayet İngiltere'den geldi; aşkın ömrü 937,5 günmüş :)

Valla şahsen İsveçli bilim adamlarından beklerdim böyle bir atak ama İngiltere’de yetişmiş güzide bilim adamları da boş durmamış, yememiş içmemiş ve aşkın ömrünü hesaplamak suretiyle, aşkın süresini bizlerle uzuunn deneyler sonucu paylaşmış. Valla helal olsun ne diyeyim. Ancak ben yine pek tabii ki katılmıyorum, bu araştırmaya da karşıyım sonucuna da. Ne demekmiş aşkın ömrü hesaplandı. Ya sen benim aşkımın ne kadar sürdüğünü nereden bileceksin? Benim nasıl bir yoğunlukta sevdiğimi, severken nasıl hissettiğimi, aşkımın hunharca çılgınlar gibi ömürlük olduğunu nereden bileceksin bilim adamı ha nereden bileceksin? Durun kendi düşüncelerimi yazmadan evvel araştırmayı nasıl yapmışlar bunu paylaşayım sizlerle. Şimdi millet dedim ya hani boş durmuyor tabi yaradılış gereği sen ben gibi düşünmeyip sıra dışı araştırmalarla adlarından devamlı söz ettiren bilim adamları, yine demişler ki aşk geçmişten günümüze hatta geleceğe devamlı var olacak bir his. E bi araştıralım bakalım neymiş ne kadarmış ömrü diye, veeee yukarıda da dediğim 937,5 günmüş işte ömrü. Araştırmayı şöyle yapmışlar, beyin fonksiyonlarını incelemiş bilim adamları önce ve beynin romantizm süresini hesaplamışlar işte. Manyetik Rezonans (mr) görüntüleme tekniği kullanılarak yapılan araştırmada, deneye katılan çiftlerin %83’ü evliliklerinin ilk yıllarında el ele tutuştuğunu 937,5 gün sonra ise bu oranın %38’e düştüğünü belirlemişler. Hatta evliliğin üçüncü yılı ve sonrasında ise özel günlerin, yıl dönümlerinin kutlanması gibi bir heyecan ortadan kalkıyormuş. Ayy yazık valla biz kadınlara. Biz ki, özel günlere yemeyip içmeyip hazırlanıp, sevdiceğimize ne hediye edeceğimize taa aylar öncesinde karar vermiş oluruz. Yani bizim için önemli ne var tüm hayatımız boyunca sürse. Hele hele de doğum günleri ve yıl dönümleri. En önemlisi bu ikisi değil mi yaa :)


Şimdi arkadaşlar kızıyorum ben bilim adamlarının böyle araştırmalar yapmalarına ve sonuçlarını büyük bir gururla insanlıkla paylaşmalarına. Çünkü benim mantığımca, aşkın bilimsel açıklaması olamaz yaa ve haliyle bilimsel sonuçları da. Yahu bu duygu işidir bilim adamı kişisi, yürek işidir, gönül işidir. Sen bilmem kaç kişi üzerinde yaptın araştırmanı ve bunu genele yayıyorsun. Sebep? Atomun patlaması değil ki yahu bu ya da bomba hazırlanışı. Gönül gönül anlatabildim mi acaba? Hayır yani aklım almıyor ki, yürek nasıl deneye tabii tutulur? Benim hissettiğimle x kişisinin hissettiği aynı mı ya? Ben belki hunharca seviyorum, x kişi de sadece seviyor. Sen onla beni nasıl bir tutarsın? Sen benim duygularımı nasıl başkasıyla eş değer alırsın, ya da onunkini benimkiyle. Arkadaşlar dediğim gibi ben böyle işin içine histir, yürektir, kalptir giren araştırmaları sevmiyorum ve sonucu da geçerli bulmuyorum. Milyarlarca insan yaşıyor bu galakside ya. Bin bir çeşit karakter, huy bilmem ne. Herkesin aşkı yaşaması bir midir yani? Sen resmen araştırmanla bunu bana söylüyorsun. Evet herkes aynı hisseder evet herkes aşkı aynı yaşar evet herkesin aşkı yaşayış şekli aynıdır. Yaa bi git allasen bilim adamı abicim bi git. Özelden başlayarak yaptığın araştırmayı genele yayamazsın tamam mı? Bu kadar farklı insan varken yaptığın araştırmanın herkeste aynı etkiyi yaratacağını ve konumuzla alakası bakımından inceleyecek olursak da herkesin aşkı yaşama süresinin aynı olacağını söyleyemezsin bana. Haa tamam şuna katılırım, belirli bir zamandan sonra özel günlerin kutlanma sıklığı azalıyor olabilir, el ele tutuşma oranı düşüyor olabilir. Tamam bak bunlara amennah. Ama çıkıp da insanlığın karşısına, aşkın ömrü 937,5 gündür diye net bir sayı veremezsin.
Ben şuna inanan bir insanım, insan hayatı boyunca sadece ve sadece 1 kez aşık olur. Evet evet sadece 1 kez tabi bu gerçek bir aşksa. Herkesin aşkı hissetme ve yaşama şekli farklıdır. Bazıları aşık olduğunu sanır ama bazıları gerçekten aşık olur. Yüreği yana yana, heyecandan ölme raddesine gele gele yaşar aşkını. Her yerde onu görmekle birlikte rüzgarın getirdiği her kokuda onu ararsın, an ya sadece bir an çıksın istersin aklından ama mümkün değil, salise saniye dakika saat. Bütün zaman dilimleri ona ayrılmıştır resmen, beynin sadece onu düşünür yüreğin sadece onun için atar ve onu hissetmek ister. Sesiyle can bulur suskunluğuyla solarsın. Ufacık tartışmalara tahammül edemezsin, kıyamazsın ve kıyamaz seven sana. 


Aşkın tanımı yapacak halim yok tabii ki ama şunu biliyorum ki aşkın asla bir süresi yoktur. Çünkü aşk ömürlüktür. Dediğim gibi böylesine şiddetli duyguları kişi hayatı boyunca sadece tek bir kişiye hisseder ve onda kalır. Haa sonrası elbette olur, ilişki biter yollar ayrılır ama akıl kalmıştır o gidende. Ömrün boyunca unutamazsın onu bir daha. Ne adını, ne sesini, ne kokusunu, ne ellerini hiç ama hiçbir özelliğini unutamazsın bir daha. Gülüşünü unutamazsın yaa. Kızdığında nasıl baktığını da. Onun için aşkın ömründen bahsetmeyin bilim adamları, gerçek aşkın asla ömrü yoktur çünkü. Ondan öncesi oldu ve sonrası da olacak, hayat bu. Yaşamaya devam ettiğimiz sürece kalbimiz de çarpacak elbet başkaları için. Ama aynı tempoda değil, aynı hisleri duymayacaksın bir daha, ha belki daha iyi zaman geçirirsin yeni kişiyle belki daha çok bağlanırsın. Ama o yürek var ya o yürek, gidende kaldı bir kere geçmişler ola. Günümüz aşkları gibi (tabi adı gerçekten aşksa eğer) sadece yatakta değildir hissedilen yürek atışı, sadece gezmelerde saklı değildir eğlence anlayışı. Ayrılık yaşandığında bir hafta gözyaşı dökmekte de değildir. Gözyaşına ne hacet, yürek her gün kanadıktan sonra zaten. Aşkın ömrünü hesaplayamazsın anam babam, tahmin dahi edemezsin.

Gelmiş aşkın ömrü şu kadardır diyor. Sadece yara artık kanamamaya başlar. Hislerin yavaş yavaş iflas etmeye başlar. Hani bir yerin kesildiğinde yara iyileşir ama nasıl ki teninde kesik izi kalır, hah işte o misal. Aşkın da izi kalır yüreğinin derininde. Zamanla görünüşü iyileşmeye başlar ama maalesef ki yara izi denen bir gerçek var, aşk izi gibi. Onun için aşkın ömrünü hesaplayamazsın sen çok bilmiş bilim adamları. Tamam siz yine araştırma yapın, insanlığı bilgilendiren engin deney sonuçlarıyla ama yüreğin deneyi olmaz işte derdim bu benim. Herkeste aynı atmaz ki o kalp. Herkeste aynı hissettirmez aşk kendini bence.


Neyse millet velhasıl, bilim adamlarına göre aşkın ömrü var ama benim kitabımda yok. Sizlerde “aa bilim adamları nasıl olsa araştırma yapmış, sadık kalalım ya da deneyelim bakalım doğru mu” kafalarına girmeden, aşkınızı doya doya yaşayın yahu. Bırakın herkes süresi hakkında atıp tutsun bir şeyler. Siz yüreğinize kulak verin, bilimi karıştırmayın kalbin atan sayısına da gününe de.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder