Muğla’nın cennet köşeleri ne kadar fazla değil mi
arkadaşlar? Saya saya anlata anlata bitirelemiyor. Kendi küçük ama, tatildir
cennettir derken ilçeleri ve mahalleleri hafızalara kazınacak güzellikte
sizleri ağırlamaya devam ediyor. Ay tamam en bilineni en çok rağbet göreni
Bodrum olabilir, ancak benim gibi daha balıkçı kasabası, daha minnak ve kendi
halinde, daha sakin tatil yapmayı sevenler için de yine Datça bulunmak nimet
olup çıkıyor valla :)
Millet Datça, 20.000 nüfusa sahip, şirin mi şirin bir Muğla
ilçesidir. Bölge tarihi açıdan da büyük bir öneme sahip hani. Yani inan olsun
bayılıyorum işte böyle yerlere. Hem turistik açından hizmet verirken hem de
tarihi bakımdan gönüllere taht kuran, geçmişi ilgiyle merak edilen yerler.
Çünkü neden? Hep söylediğim gibi, ben deniz kum güneş plaj tatilinden ziyade
tarihi, mimari, kültürel gezileri daha çok sevdiğimden mütevellit yine Datça
bulunmaz nimet benim için :) Ancak sadece benim için değil tabii ki de, henüz tatile çıkmayanlarınız varsa
ya da tatili çıkmış ancak hafta sonu kaçamağı yapsak diye aklından geçirenler
varsa, buyurun size güzelim Datça. Daha ne düşünüyorsunuz valla :)
Tamam turistik bir bölge dedik, tarihi bakımdan zengin bir
geçmişe sahip dedik Datça için ama bir de nefis bir özelliği var ki o da şudur;
Datça oksijen bakımından Türkiye’nin tek dünyasının ise ikinci en zengin
bölgesidir. Yahu son zamanlarda ihtiyacımız olan da ahan da bu değil mi zaten.
Yeminle oksijene hasret yaşıyoruz. Yani bir Karadenizli olarak ben bile
isyanlardayım var gerisini siz düşünün :)
Hatta Datça için ünlü tarihçi Strabon son noktayı koymuş. Diyor ki; “Tanrı
yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını isterse, onu Datça Yarımadasına
bırakır.”
Yani inan olsun arkadaşlar Datça’nın özellikleri saya saya
bitmiyor evet de öyle bir lezzet üretiliyor ki bölgede o da badem. Badem sever
misiniz bilmem ama, gittiğinizde mutlaka ama mutlaka tadın derim. Tamamen
organik tamamen doğal tamamen Datça kokan 3 farklı çeşit badem üretiliyor
bölgede. Önceden Datça sadece tarım ile geçinen bir ilçeyken günümüzde turizm
açısından da bölgeye katkı sağlanmakta ve bolcana insanı kendine çekmektedir.
Tekrar hatırlatmış gibi olmayayım ama Datça, Türkiye’nin en zengin oksijen
cenneti :)
Arkadaşlar bilen bilir, böyle gezmelik, tatil yapmalık
yerleri yazarken fark etmişinizdir belki, daha ziyade güzelim sokakları olan,
gezmelere doyamayacağım, plajlarının güzelliği yanında tarihi açıdan da beni
mutlu edecek yerleri tercih ediyorum. Ve inan olsun abartmıyorum bayılıyorum
böyle yerlere. O sokaklar yok mu, rengarenk mis kokulu daracık sokaklar. Hah
işte onlar varsa tamam benim rotam kendiliğinde oluştu demektir. İşte Datça da
yine böyle bir yer millet. Sokaklarını gezmeye doyamamakla birlikte, sahilde
oturup bir daha kalkmak istemeyeceğiniz nefis bir huzur veriyor sizlere. Hayır
hava da temiz ve bol miktarda oksijen içerdiğinden mütevellit, bölgeyi gezerken
de yorulmuyorsunuz hani. kendinizi dinamik, dinç ve 10 yaş gençleşmiş
hissediyorsunuz :) Datça’nın
büyüklü küçüklü toplam 52 koyu bulunuyor. Ay yalnız ne sakin ne huzurlu valla.
Tabii ki de turistik bir bölge olduğundan dolayı yazın nüfus artıyor ve koylar
da kalabalıklaşıyor evet ama yine de bi Bodrum bi Marmaris değil ay olmasın da
böyle çok daha güzel Datça. Bölge sadece güzelim plajları, harika koylarından
ziyade değil spor tatili yapmak isteyenler için de ideal olanaklar sunuyor
hani. Trekking, sörf, yelken gibi sporlar başlıca bölgede kendine imkan
sağlıyor. Hayır yani Datça esen bir yer olduğu için de özellikle yelken için
bulunmak nimet olabiliyor. Ay daracık harika sokaklar dedik ya, bu anlamda Eski
Datça da aynı tokluğu hatta daha fazlasını yaşatacaktır sizlere millet.
Datça önceden kendi halinde, insanların sadece tarım ile
uğraştığı bir bölgeyken gün be gün artan otel ve pansiyonları ile günümüzün
turistik bölgeleri arasında yerini almıştır. Ama nasıl olmasın ki? Yukarıda o
kadar saydık özelliklerini ve güzelliklerini, oksijen cenneti olduğu zaten su
götürmez. E sakin dedik sokakları şahane dedik tarihi açıdan da önemini
vurguladık, valla bakın bünye olarak bazen yorgun düşebiliyoruz büyük şehir
sıkıntısından. Onun için hele hele hayatını metropollerde idame ettirmeye çalışan
insanlarsanız, yaz tatili için daha dingin yerler paha biçilemez olabiliyor.
Valla ne diyeyim millet, elimden geldiğince Datça hakkında
azıcık bilgi vermeye çalıştım ancak sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, gözün de
sevdiğidir gönüle güzel gelen. Onun için siz de gidin gezin kalın kararı öyle
verin :)
Hem unutmayın ki canııımmmm Can Yücel de Datça sevdalısıdır hani. Ay ben daha
ne diyeyim ki :)
Herkese iyi tatiller olsuuuunnnnnnn :) :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder