Yok daha neler diye bir girizgah yapmak istiyorum a dostlar.
Yok eşeğin gözü, yok ebesinin nikahı vbJ
Aşk her şeyi affeder mi sizce? Gerçi “her şey” derken tam olarak kastedilen
nedir diye sormazlar mı adama? Aşkın üstesinden gelemeyeceği durumlar yok
mudur? Ya da tam tersini sormak gerekirse; hadi bakalııımm buyursunlar cenaze
namazına J
Şimdi millet çoğu arkadaşımız pek bi duygusal. Pek bi
yürekten sever (ay burada parantez açıyorum zira seven herkes yürekten sever
diye düşünüyorum. Ay benim mantığım sev dedi seviyorum diye bir cümle olamaz
asla da kabul edilmeyecektir tarafımca) cümleyi yazan ben yine itiraz ben
olduğum için de ekstra gurur duyuyorum kendimden J
tevazu gösteremiciğimJ
Ay tamam dostlar şaka bir tarafa, severken yüreği dizginleyemeyenler vardır
hani, mantık nerde diye sorsan “o ne bee” diye cevap verecek insanlar var. İşte
o arkadaşların vereceği cevabı duyar gibi oluyorum, “tabii ki de aşk her şeyi
affeder” diyorlar. Ama ilişki bittiğinde de serzenişlere başlarlar. İsyanlar,
şikayetler, dert yanmalar. Eee hani aşk her şeyi affediyordu arkadaşım? Hani
aşkın üstesinden gelemeyeceği bir durum, sıkıntı, olay olmazdı arkadaşım? Ee
neden ayrıldın arkadaşım? Haaa aşkı bitmiştir ve ilişkiyi noktalamıştır tamam
buna katiyen lafım yok. Ama yaşanan gerginlik, kavga ortamında ya da her neyse
ilişkini bitirmişsen kusura bakma ama demek ki aşk her şeyi affetmiyormuş
derler adama.
Ancak mantığı daima yüreğinin önünde olan arkadaşların da
yanıtı hazır soruya; “asla aşk bırak her şeyi birçok şeyi affetmez” diyenlerin
sesi çınlıyor kulağımda. Ama burada da sorarlar adama, sen ki mantık
duvarlarını yıkıp da sevdiğine gönülden bağlanmamış insan, nereden bilebilirsin
ki aşkın her şeyi affedip affedemeyeceğini. Sen ki, mantığın kabul etmiyor diye
aşkından yanıp kavrulduğun insanı reddedip mantık insanını bulmaya uğraşırken,
pardon da soruyorum sana evet evet direkt sana, sen ne anlarsın aşktan da ahkam
kesiyorsun ulu orta? Aşk hiçbir şeyi affetmez diyorsun ya, umarım ki ölmeden
tadarsın o yüreğine düşen korun akıl almaz yangınını. Yaşarsın ki bu hissi,
dediklerini susuz yutmak zorunda kalırsın mantık insanı. Arkadaşlar kimse
kusura bakmasın ama bence aşkın içinde at yarışı yaptırmamak gerekir mantık ve
yürek ikilisine. Planlar, oyunlar, küçük hesaplar işi değildir yürek işi.
Mantık ön plandaysa sen karşındakini değil, karşındakinin sahip olduklarını
seviyorsundur. Statü, para, yakışıklılık, gösteriş ya da her neyse. Burada
tamamen mantığıyla hareket edip aşk yaşayan arkadaşlaradır lafım. Akıl mantık
işi değildir ki sevmek. İçsel bir sestir o aslında sana sev diyen. “onu neden
seviyorsun” sorusuna becerip de yanıt verememektir aslında. Çünkü tarifi yoktur
sevmenin. Anlatılamaz ki tam olarak hissettiklerin. Hangi kelime “cuk” diye
oturur seven insanın aşkı tarifine. Saçma geliyor bana sormak, onu neden
seviyorsun diye. Seversin çünkü açıklama yapmadan ve açıklama beklemeden.
Sadece seversin, hissederek hem de en
derininden gelen sevgi seliyle.
Aşk ilişkide birçok şeyi affeder. Aşk kazanır senden ya da
sevgilinden ziyade. Kazanan somuta karşı savaş ilan eden soyuttadır; Aşkta! Pek
ilginç değil mi sizce de? Soyut yahu tamamen soyut bir his, aşk. Elle tut desen
mümkün değil, anlat desen kelime bulamazsın. Histir sana o mutluluğu da hüznü
de yaşatan. Tüm duygularda olduğu gibi. Soyutun kazanmasının ekstrem örnek
teşkil ettiği nadide bir durumdur aslında bu. “ben kazandım” diye bir cümleyi
kabul etmiyorum ilişkinin tekrar alevlenmesi, hatanın kabullenilmesi ve kalınan
yerden devam etmesini. Senin içindeki aşk kazandı arkadaşım savaşı, sen değil.
Peki aşk her şeyi affeder mi?
Aşk çoğu şeye göz yumar arkadaşlar, birçok şeye hem de.
Haliyle aşk pek çok şeyi affeder beraberinde. Ama altını çiziyorum, asla her
şeyi affetmez. Mesela sabrın taşmasına göz yummaz hala. Direncin yıkılırsa gel
zaman git zaman içinde, aşktan affetmesini bekleyemezsin artık yorulan
benliğinin aşkın savaşını veren sevdalı yürekten. Kaç kere affedilir ki bir de?
Ya da tam olarak ne affedilir ilişki içinde? Aldatmak mı? Yalan mı? İlgisizlik
mi?
Aşkın hangisini affetmesini beklemek gerekir peki? Ama yine
altını çiziyorum; “aşk bir çok şeyi affeder” arkadaşlar. Yukarıda da anlattığım
gibi, tamamen mantığını konuşturan insanlar değildir bunlar. Ya da mantık
gitmiş yürek kalmış bir insan da değil bahsetmeye çalıştığım. Aslında ikisi bir
arada yürüse ne hoş sevdalar çıkar ortaya ama ne yazık ki biri daha ağır basar ya.
Ama bakın daha ağır basması ayrı tamamen ön planda olması ayrı şeyler.
Bahsetmek istediğim daha doğrusu farkın altını çizmek istediğim konu budur.
Evet eşit olsa güzel olur, ama sanmıyorum ki iki duyguyu eşit miktarda
benliğine pay eden bir canlı olsun dünyada. Onun için birçok aşk bitmeye
mahkum, birçok gönül yanmaya mecburdur. Aşkın neleri affettiğini durup
açıklayacak değilim arkadaşlar. Hak verirsiniz ki kişiden kişiye değişkenlik
gösterir “af” olayı. Ben aldatılmayı yedirip affedebilirim karşı tarafı siz
yalandan olay çıkarıp ilişkiyi bitirirsiniz. Ben ilgisizlikten dem vurup artık
sabredemiyorum deyip ilişkimi noktalandırırım siz ise ikinci üçüncü kişileri
affetmek zorunda kalırsınız yerinize konmaya çalışılan. Değişkenlik gösterir
millet, farklıdır af olayları. Aşkın gücünü ise anlatmıyorum anlatamıyorum
bile. Söyleyebileceğim tek şey, ilişkilerde her iki tarafında bazı şeylere
tölerans göstermesi, sabırlı olması, kavgadan ziyade konuşarak sorunları
çözmeye meyletme.
Tek şunu eklemek isterim, aklıma gelen, canıma tak eden,
sabrımı sömüren, benliğimde bozulmalar meydana getiren; birikimi affetmeyin
arkadaşlar. Zira bunun patlaması volkanlar gibi oluyor. Çoğunuz yaşamıştır,
tecrübe etmiştir. Bir dersiniz, iki dersiniz, dört, altı, on üç derken bir bakmışsınız
siz bitmişsiniz. İşte belirli bir töleranstan sonra affetmeyin artık. Çünkü
unutmayın ve özel ricamdır her zaman aklınızın bir köşesinde olsun şu cümle;
yanlış bir kere yapılırsa hata ikicisi ise tercih olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder