Neydi adı, nasıl tanımlanırdı bu kelime, huzur. Baktığın
zaman 5 harf iki hece hepi topu ama verdiği duygu paha biçilemez. Bireysel
olarak huzur içinde olanlarımız illaki var Allah esirgemesin de huzurlarını
içlerinde, hayatlarında. Ya peki ülke olarak? Neydi ülkenin huzurunu kaçıran,
neydi bizlerin güvenini kıran? Huzur neydi asıl huzur?
Tanımlamak gerekirse; insanın içinde duyumsadığı rahatlık
duygusu, gönül rahatlığı, iç rahatlığı, baş dinçliği, rahatlık içinde bulunma
durumu dinginlik ve çekişmesizlik olarak yazıyor kaynaklar. Özellikle yazmak
istedim tanımını, unutmuş olduysak diye. Çok bir şey istemiyoruz aslında, mutlu
mesut huzur içinde yaşayıp ölmek. Ama ne mümkün. Bakıyorum da şöyle bir,
huzurumuzu kaçıracak ne çok şey var. Ne çok şey yaşıyoruz ve ne çok şey
yaşanıyor ülkede de evlerde de. Hangi birinden dem vuralım, hangisini dile
getirip isyan edelim ya da hangisini düzeltelim? Amaçlarımız, hedeflerimiz,
yaşadıklarımız, yaşayacaklarımız, hayallerimiz… Zor değil aslında ama insanız
işte kötü bir olayla karşılaşmaya görelim. Ki dibimizden de ayrılmıyor da hani
kötü olaylar. Ülke kötüyken, her gün analar ağlarken, her gün kavga gürültü
gözyaşlarına karışıp seller olurken sen evinde huzurlu ol bakalım hadi,
olunabilir mi? Umarsız bir şekilde, “amaaann bana dokunmayan yılan bin yaşasın.
Öyle ya da böyle hayat devam ediyor” de bakalım. Diyemezsin, dememelisin
arkadaşım.
Huzur diyorum huzur, neydi sahi? Evimizde mutlu mesut
oturmak mı? Sevdiğimizle mutlu olmak mı? Kazancımız iyi dostlarımızla vakit
geçirmek miydi? Neydi diyorum tam olarak neydi huzur?
Ya arkadaşlar bakıyorum da, ilk etapta bireysel olarak
yaklaşmak istiyorum olaya. Baktığımız zaman huzursuz eden bizleri, bir sürü
neden var aslında. Şükür edip geçiyoruz, evet yapmalıyız da bunu. Ama yetinmeyi
öğrendik aslında, elimizdekilerle yaşamayı öğrendik. Ülke olarak kişi başına düşen
milli gelirimiz bile yerlerdeyken, gel de geçindir bakalım 4 boğazlı aileni? Okuyan
çocukların var, kiradasın, asgari ücretle çalışıyorsun ve aileni geçindirmeye
çalışıyorsun. Yetiyor mu? Sanmam. Buyrun işte bizi huzursuz edecek bir neden.
Ama çıkamazsın çalıştığın yerden, istifa edip ağız dolusu küfürle isyan
edemezsin bulunduğun yere. Mecbursun çünkü aile geçindiriyorsun. Devamını ben
yazmak istemiyorum sizler beni ve yaşananları anlayın artık.
Gerçi herkesin vereceği cevap farklıdır huzur nedir diye
sorulduğunda. Birine sor huzur nedir, tatil yapmak der. Nedir huzur diye sor
berikine, alışveriş yapmak der. Bazısı da sevdiklerimle sakin dingin yaşamaktır
der. Tabii ki de bunun da anlamı kişiden kişiye değişecek. Değişmeli de. Ama
bence huzur, hiçbir şeyden korkun olmadan, doğacak günü yine mutlulukla
karşılamaktır. Genel olarak huzurumuz kalmadı sanki ha ne dersiniz? Ben
abartıyor olamam zannımca yaşananlar bu kadar aleniyken. Huzurun da anlamı
yitmeye başladı hani. çoğumuz duyarlı insanlarız öyle değil mi? En azından ben
öyle olduğunu tahmin ediyorum. Olmalıyız da. Ülke kırılıp giderken bizler bir
şey yokmuş gibi davranamayız herhalde. Olaylar oluyor, herkes ayağa kalkıyor
ertesi gün bir şey yokmuş gibi unutup gidiyoruz her şeyi. Eee malum hayat devam
ediyor. Ama bu ülkede yaşıyorsak ve Türküz diyebiliyorsak yaşanan her şey bizi
de etkiliyor etkilemeli de. Duyarsız ya da umarsız davranamayız, gelemeyiz
görmezden bir şeyleri.
Hani diyoruz ya bu beden bize emanet zaten ölüp gideceğiz,
gitmeden evvel hakkımızla yaşayıp ölelim. Yapmak istediklerimizden kendimizi
esirgemeyerek tabii şartlar el verdiği sürece. Ahh ahh gönül neler istiyor ama
bazen şartların da sana ayak uydurması gerekiyor maalesef ki. Zaman en
değerlimiz, bir var olduğun zaman diliminin farkındasın bir de geçip gitmiş
olanların. Arkasından bak dur yapamadığın şeylerin, hayıflanarak en derininden
acırken yüreğinden bir şeyler. Tamam hakkıyla yaşayalım. Tamam mutlu olmak için
savaşalım. Tamam isteklerimizi ertelemeyelim. Ama dedik ya şartlarında buna
uygun olması gerekecek. Merak etmiyor değilim hani, dünya üzerinde yaşayan
bunca insanın yüzde kaçı tam anlamıyla huzura ermiştir? Mutluluk ayrı bakın bu
iki kavramı karıştırmayalım. Huzur, bambaşka bir boyut. Bulunması zor nimet.
Ancak kaybetmesi saniye süren.
Ülkenin hali ne yazık ki içler acısı. Sen evinde mutlu
huzurlu olsan ne fayda ülke paramparça can verirken. Huzur ilk önce insanın
içinde başlar doğru, ama şartların da el birliğiyle tamamlaması gerekir huzur
ortamını. Görmezden gelirsen bazı şeyleri, bana dokunmayan yılan bin yaşasın
dersen ohh sende mutlusu olmaz tabi dünyada. Biraz huzur ve be Türkiye’m, biraz
huzur. Yetmedi mi hala yaşattıkların bizlere, yetmedi mi dökülen kanlar yıllar
içinde? Ne ara bu kadar doyumsuz oldun, ne ara bu kadar vahşet sever oldun sen
sahi? Uslu uslu durur, herkesle aranı iyi tutarken ne oldu sana be ülkem ne
oldu? Sen huzurlu değilsen biz de olamayız. Sen karışırsan biz de
toparlayamayız. Sen iyiysen bizler de senle birlikte iyileşiriz.
Sorun arkadaşlar kendinize, “huzur neydi?” diye. Ne
gerekiyor bilemesem de, yakalarsanız tutunun bırakmayın lütfen yakasını.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder